Tat Duyusu Bozuklukları

Tat Duyusu Bozuklukları

Koku bozuklukları ile karşılaştırıldığında tat bozuklukları daha na­dirdir ve patogenezleri iyi bilinmemektedir. Koku kaybı olan hastaların çoğunda tad duyusu kaybından da şikayetçi olmaktadır. Test­lerde bu hastaların çoğunda tad için normal eşikleri vardır.

Tanımı

Tat duyusunun bozuklukları; total aguzi (gustatuar(besinlere bağlı) fonksiyonların tam yokluğu veya tatlı, acı, ekşi, tuz ve bahara­tın özelliklerinin saptanamaması), kısmi aguzi (bazı gustatuar du­yuların algılanması), spesifik aguzi (belirli maddelerin tadının alınamaması), total hipoguzi (tüm tatların duyarlılığının azalması), Icısmi hipoguzi (bazı tatlara karşı duyarlılığın azalması), diguzi ve fantoguzi (tatların alınmasında bozukluk ör. Tadın yanlış alınması veya Olmayan tadın alınması gibi). Ekşi ve acının karıştırılması sık­tır ve zamanla sementatik yanlış anlamalar olabilir. Sıklıkla bun­ların fizyolojik veya patolojik temelleri vardır. Diğer tat karıştırıl­maları baharat ile tuz ve acı arasında olur. Koku bozukluğu olan hastalarda koku kaybıyla birlikte tat hissinin de azaldığının ayın edilmesi hastaya sodadaki tat duyusunun ve patates cipsindeki tu­zun tadının alıp almadığı sorularak olabilir.

Tat İlgili Sinirler (Tıp Bilgileri Mevcuttur.)

Tat duyusu fasial (yüz), glossofarengeal (farenksin bir bölümü) ve vagal sinirler ile taşınır. Gustatuar (Besinlere Bağlı) sistem en az beş reseptör topluluğunu kapsar. Tat tomur­cukları dilin yan yüzü ve üzerinde, dil kökünde, damakta, epiglot, larenks ve özefagustaki (yemek borusu) papillarda bulunur. Fasial sinirin korda timpani dalı dilin ön 2/3 kısmının tat duyusunu alır. Dilin arka 1/3 kıs­mının tat duyusunu glossofarengeal sinirin lingual dalı alır. Damak­taki affrent (götürücü) büyük greater sinirler ile genikulat gangliyona gider ve sonra yüzeysel sinir ile beyin sapına gider. Vagusun dalı olan üst bölgedeki laringeal sinirin intermal dalı küçük dil, yutak ve yemek borusu  tat duyusunu taşır.

Sinirlerin santral bağlantıları beyin sapında traktus solitariusun nükleusunda sonlanır. Santral yol nükleus solitariustan ipsilateral ponsun parabrakial nükleusuna uzanır. Parabrakial nükleustan iki yola ayrılır. Bir tanesi gustatuar dorsal talamusa iletilir, sinaps ya­par ve korteksin insulasına devam eder. Parabrakial nükleusdan direkt kortekse yol olduğunu gösteren bulgular da vardır (Koku ve tat duyu sisteminde en az birkaç lifi talamusa uğramadan geçen tek du­yu olarak görülmektedir) Parabrakial nükleusdan çıkan diğer yolda ön beynin ventral kısmına gider (lateral hipotalamus, substantia innominata, amigdalın santral nükleusu ve stria terminalis).

Tat duyusu veren maddeler tat deliklerinden geçerek reseptör­lere ulaşır. Dört çeşit tat tanımlanmıştır; tatlı, tuzlu, ekşi ve acı. Her gustatuar efferent lifler daima belirli sayıda kimyasal maddeye duyarlıdır. Gustatuar afferent aksonların cevap şekli en fazla cevabı oluşturan kimyasal uyarana göre sınıflandırılır. Örneğin, sukroza en iyi cevap veren nöronlarda, daima ikinci en iyi cevap sodyum kloriddir. Her gustatuar afferent fıbrillerinin çok çeşitli kimyasalla­ra duyarlı olması gerçeği gustatuar kodlamada çapraz patern teori­sine ortaya çıkarmıştır. En iyi stimulus analizi sınıflandırılmış affa­rent konseptine uyar. Sınıflanmış fıbrillerin bu özelliği belirlemede önemli görülmektedir, fakat en iyi uyaran kategorisindeki çapraz fibril palerni ve belki kategoriler arasında, kimyasalların kalitesini ayırt etmek için gereklidir. Örneğin, tatlılık sükröz en iyi nöronu ile taşınabilir, fakat sükroz ve früktozon ayırımı sükroz en iyi, tuz en iyi, kinin en iyi nöronlarının karşılaştırmasına ihtiyaç duyabilir. Koku ve diğer duyusal sistemler gibi yoğunluk nöronal aktivitenin miktarına bağlı olarak kodlanmaktadır.

TAD DUYUSU BOZUKLUKLARI

Tat duyusu bozuklukla­rı, tat maddesinin tat tomurcuğuna ulaşmasını engelleyen durumlar (transport kaybı), reseptör hücre hasarı (sensorial kayıp) veya gustatuar afferent sinirlerde veya santral gustatuar yollarda hasar (nöral kayıp) olduğu durumlarda olur. Gustatuar trans­port kayıpları çeşitli nedenlere bağlı xerestomi (radyoterapi, ağır metal zehirlenmeleri, tat değişiklerinde bakteriyel kolonizasyon) sonucu olur. Sensoriyal gustatuar kayıplar oral kavitedeki inflamatuar ve dejeneratif hastalıklar; ilaçlar (Öz antitiroid ve antincoplastik ilaçlar gibi hücre yenilenmesini engelleyen ilaç­lar), oral kavile veya farenkse radyoterapi, viral enfeksiyonlar, en­dokrin hastalıklar, kanserler ve yaşlanmadır. Nöral gustatuar ka­yıplar kanserle, travma ve gustatuar afferentlerin hasarlandığı cer­rahi girişimlerdir. Tat tomurcukları gustatuar afferentleri kesildi­ğinde dejenere olur, fakat somatosensoriyel affrentler kesildiğinde sağlam kalır. Böbrek hastalarında diyalizle düzelen tat ve ekşi eşiklerinde artma görülür.

İlaç tedavisinin yan etkileri klinik olarak en sık görülen tat bozukluğudur. Mekanizma tükürüğün kompozisyonunda değişim, reseptör fonksiyonuna veya sinyal transdüksiyonuna (virüsler aracılığıyla bazı genlerin bir bakteriden diğerine aktarılmasıdır) etki veya gustatuar(besinlere bağlı) uyarıların santral değerlendirilmesinin aksamasıdır. Ne yazık ki bir çok medikasyon(yaranın iyileşmesini kolaylaştırmak amacım taşıyan, tedavisine ve korunmasına yönelik girişim ve işlemlerin tümü.) için sorumlu mekanizma iyi anlaşılmış de­ğildir. Xerostomi etyolojiden (nedenden) bağımsız olarak tat bozukluğuyla iliş­kili olabilir. Bu kötü ağız bakımı, kötü diş hijyeni ve ora 1 mukoza­yı kötü yönde etkiler, hepsi de disguziye neden olur. Fakat ciddi tükürük bezi yetersizlikleri tat şikayetlerine neden olmaz. Xerostomi, antibiyotik veya glukokortikoid kullanımına ve immün yetmez­lik candidanın fazla üremesine neden olabilir. Tek başına üremişse enfeksiyon bulguları ve pamukçuk olmaksızın kötü tat ve hipoaguzi ile birlikte olabilir. Mantar üremesi olan hastalarda tat bozukluğu olduğu zaman, nistatin veya antifungal ile tedavi gereklidir.

Üst solunum yolu enfeksiyonları ve kafa travması hem tat hem de koku bozukluğuna neden olabilir. Tat kokudan daha fazla olur. Tat duyusu bozukluğunun mekanizması iyi anlaşılmamıştır. Orta kulak cerrahisinde fasial sinirin dalı olan korda timpani travması veya üçüncü molar diş çekimi sıktır ve disguziye (Bazı kişilerin ağızlarında genellikle hoş olmayan sürekli bir tat olur, bu duruma disguzi denir.) neden olur. Bilateral korda timpani hasarı genellikle hipoguzi (Hipoguzi, kişinin tat alma duyusu azaldığı zaman görülür. Kişi, tatlı, ekşi, tuzlu ya da acı tatları tanımlayamadığı zaman tat kaybı görülür.) olur. Tek taraflı lezyonlar sadece sınırlı semptom yapar, belki tat reseptörlerinin glossofarengeal sinirden disinhibe edilmesi bundan sorumlu alabilir.

Sonuç olarak yaşlanmanın kendisi de tat duyusunu azaltabilir. Tat duyusu bozukluğu tek bir bileşene karşı olabilir ve hafiftir. Çoğu yaşlı hastaya sorulduğunda tat kaybı belirtirler, sadece tat duyusu bozuk­luğu için medikal tedavi istemezler.

Hastaya yaklaşım

Tat kaybı şikayeti olan hastanın gustatuar(besinlere bağlı) ve koku fonksiyonları mutlaka değerlendirilmelidir. Tadın klinik olarak değerlendirilmesi koku gibi iyi gelişmemiş ve standardize edilmemiştir. İlk basamak­ta kalite, yoğunluk ve dört tat (tatlı, tuzlu, ekşi ve acı) için memnu­niyet içeren tüm ağız için eşik üstü tat testi yapılır. En sık olarak kullanılan maddeler sükroz, sitrik asit veya hidroklorik asit, kafein veya kinin (sülfat veya hidroklorid) ve sodyum kloriddir. Tat uya­ranı taze olarak hazırlanmalıdır. Miktarı belirlemek için, algılama eşikleri derece derece dilusyonlar dil dörtte birine veya tüm ağız bölgelerine uygulanarak saptanır. Elektrik tat testi klinik olarak dilin spesifik bölümlerindeki tat kayıplarında belirli uyarı uygulanarak kullanılır. Bölgesel gustatuar testi de sant­ral veya periferal lezyonlarda lokalize veya bir veya daha fazla reseptör alanlarında kaybı saptamak için kullanılabilir.

Tat duyusu bozukluğunun belirgin bir bulgusu varsa etyolojik tamdan kısmında tad kaybı, lezyonun korda timpaninin fasial sinir birleşim yerinin proksimalinde olduğunu gösterir.

Tat Duyusu Bozukluklarında Tedavi

Besinlere bağlı tat kayıp tedavisi sınırlıdır. Buna karşın bazı tat disfonsiyonlarının etyolojisinde yaklaşım uyumludur. İlaç kullanımına bağlı olan tat kaybı ilaç değiştirilerek çözülür. Xerostomi sentetik tükürükle hastaya bozulmuş tükürük ortamına fayda sağlayarak tedavi edilebilir. Oral pilokarpine xerostominin değişik formlarında faydalı olabilir. Oral kav i tenin bakteriyel veya fungal enfeksiyonlarının uygun tedavisi tat duyusunun gelişmesine büyük katkıda bulunur. Travmaya bağlı tat bozukluğu girişim yapılmadan spontan olarak posttravmatik koku bozukluklarından daha fazla oranda gerileyebilir. Korda timpaninin cerrahide gerilmesine bağlı olarak gelişen tat değişikleri 3,4 ay içinde düzelir, sinirin keşişinde ise kayıp kalıcıdır. Değişmiş tat duyarlılığı olan vakala­rın çoğunda problem stabil veya daha da kötüleşir. Çinko ve vita­min tedavileri bazıları tarafından kullanılmaktadır fakat gösterilmiş etkinliği yoktur.Tat kayıplarında etkili herhangi bir te­davi stratejisi yoktur.


facebook-paylas

Etiketler

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam