Şizofreni kişilerin gerçeklik algısıyla ilişkisinin büyük ölçüde bozulması ile alakalı bir ruh hastalığıdır. Hastalık kişinin davranış ve duygu durumunda büyük bozulmalara yol açar. Kişi neyin gerçek, neyin hayal olduğunu anlayamaz, bir olayın gerçekte yaşanıp yaşanmadığını ayıramayacak bir psikoz içerisindedir. Bu kişiler özellikle iş yerlerin de, okullar da ve sosyal yaşantıların da büyük zorluk çekerler. Şizofreni kişinin yaşamı boyunca süren ve tedavi ile kontrol altına alınması gereken bir hastalıktır. Günümüz tedavileri ile nispeten kontrol altına alınabilen hastalıkta atak zamanları ( epizodlar ) mevcuttur. Bu ataklar zamanın da kişinin durumu ağırlaşır ataklar arasında kişi nispeten daha normal bir yaşantı sürebilir. Ataklar bittikten sonra bir dinlenim süresinin ardından yeni ataklar başlayabilir.
Şizofreni tek çeşit değildir, Şizofreninin türleri mevcuttur:
1-) Paranoid Şizofreni :
Paranoid Şizofreni grup sürekli olarak birilerinin kendilerine ceza verdiği, kendisinin düşüncelerini okuduğu bu şekilde kendisine zarar verileceği gibi bir çok gerçek dışı inanca sahiptirler. Bu kişiler normale yakın bir konuşma üslubuna, duygu durumuna sahip olabilirler. İsminden de anlaşılacağı gibi bu kişilerde ki bozukluk Paranoyadır. Konuşulmamış şeyleri anlatabilirler, kişilerin kendileri hakkında sürekli plan kurduklarını anlatabilirler, olan olayları değiştirerek gerçekmiş gibi paylaşabilirler. Şizofreni grubunun zor tanı koyulan gruplarından bir tanesidir hastalar bazen bu düşüncelerin gerçek olduğu sanrısına herkesin kendilerine zarar vermek için birleştiği inancına sahip olabilirler.
2-) Hebefrenik Şizofreni :
Hebefrenik Şizofreni hastalarının düşünceleri karışık, hareketleri tutarsız, konuşmaları bozuktur. Hastalar dışarıdan bakıldığında sosyal hayata aykırı tutarsız davranışları nedeniyle kolayca fark edilir. Yaptığı davranışlar bazen çok çocuksu ve tuhaf olabilir. Bu hastaların kendine özel bazı takıntıları olabilir örneğin durup dururken yüzlerini garip şekilde buruşturmaları, biçimsiz duruşları, birden odayı terk edip geri gelme istekleri gibi. Kısacası hareketleri tutarsız, davranışları anlamsız, konuşmaların da anlam bütünlüğü bozuktur. Bazen bu davranışları yüzünden yemek ve duş gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktada zorlanabilirler. Tanı konması Paranoid Şizofreni’ye göre daha kolaydır.
3-) Katatonik Şizofreni :
Bu tür şizofreni çeşitleri arasında en ağırlarından bir tanesidir. Hastalar bazen aynı pozisyonda saatlerce kalırlar. Ataklar esnasında çevreyle iletişimi keserler hatta bazen sara nöbeti ile karıştırılabilir bu durum. Bazen bir cümleyi defalarca tekrar ederler, atak sırasında kaskatı kesilebilirler. Katatonik Şizofreni hastalarını genellikle bakıma muhtaç hastalardır. Ataklar sırasında kendilerine zarar verebilirler.
4-) Ayrışmamış Şizofreni :
Bu 3 grubun dışında kalan şizofreni grubudur.
5-) Kalıntı Şizofreni :
Şizofreni semptomlarının hafif formudur. Halisülasyonlar, delüzyonlar ve diğer bir çok semptom vardır ancak diğer formlara göre daha hafiftir.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir ?
Şizofreni hastalarında beceri ve kişilik değişliklerini içeren birçok semptom vardır, ve değişik zamanlarda farklı davranışlar sergileyebilirler. Hastalık kendini ilk kez gösterdiğinde semptomlar genellikle ani ve şiddetlidir. En yaygın şizofreni belirtileri üç grupta toplanabilir: pozitif belirtiler, dezorganize belirtiler ve negatif belirtiler.
Pozitif Belirtiler :
Burada “pozitif” iyi anlamında kullanılmaz, sadece şizofreni rahatsızlığı olmayan insanlarda görülmeyen belirgin belirtiler anlamında kullanılır. Bu belirtilere bazen psikotik semptomlar da denir, bunlar;
Dezorganize belirtiler:
Bu semptomlar kişinin net olarak düşünme ve doğru reaksiyon verme becerisinin olmamasını kapsar. Dezorganize semptomlara örnek olarak:
Negatif belirtiler:
Negatif kelimesi şizofreni hastalarındaki belirli normal davranışların eksikliğini yansıtır. Negatif semptomlar:
Şizofreninin tam nedeni kesin olarak bilinmemektedir, fakat kanser ve diyabet gibi biyolojik bazlı gerçek bir hastalık olduğu bilinmektedir. Bu hastalık kötü ebeveynlik veya kişilik zayıflığı sonucu oluşmaz. Araştırmacılar şizofreni gelişiminde rol oynayan bazı faktörleri açığa çıkarmıştır, bunlar;
Herkes şizofreni hastası olabilir. Dünyadaki tüm ırk ve kültürlerde bu hastalığa rastlanır. Her yaştan insanda görülebilir, genellikle ilk olarak 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Erkekleri ve kadınları eşit derecede etkiler. Fakat kadınlara (20’li yaşlar 30’lu yaşların başı) nazaran erkeklerde genellikle daha erken yaşlarda ortaya çıkar (buluğ çağında veya 20’li yaşların başında). 5 yaş üstündeki çocuklarda da görülebilir, fakat buluğ çağından önce oluşan bu durum çok nadirdir.
Eğer şizofreni belirtileri varsa, doktor tıbbi geçmişi inceleyip hastayı tam bir fiziksel muayeneden geçirecektir. Özellikle şizofreni teşhisi için kullanılan bir laboratuvar testi yoktur. Doktor, bu belirtilere sebep olabilecek başka bir rahatsızlık olup olmadığını kontrol etmek için, röntgen ve kan testleri isteyecektir. Bundan sonra doktor hastayı mental hastalıklar alanında uzmanlaşmış bir psikolog veya psikiyatriste gönderir. Psikiyatristler özel olarak dizayn edilmiş testlerle hastayı psikotik hastalık açısından değerlendirir. Terapist hastanın tavır ve davranışlarını gözlemleyerek bildirilen semptomlara göre teşhisini koyar. Bir kişiye şizofreni teşhisi konması için semptomların en az 6 ay boyunca görülmüş olması gerekir.
Şizofreni tedavisinin hedefi belirtilerihafifletmek ve nüksetme (tekrarlama) riskini azaltmaktır.
İlaç tedavisi: Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlara antipsikotikler denir. Bu ilaçlar şizofreniyi ortadan kaldırmaz, fakat delüzyonlar, halüsinasyonlar ve düşünme problemleri gibi semptomları hafifletmeye yardım eder.
Psikososyal terapi: İlaçlar belirtileri hafifletmeye yardımcı olurken, çeşitli psikososyal tedaviler de hastalıkla alakalı davranışsal, psikolojik, sosyal ve mesleki problemlerde faydalı olabilir. Terapi yoluyla hastalar semptomlarını kontrol etmeyi, erken uyarı işaretlerini fark etmeyi ve nüksetmeyi önleyici bir plan yapmayı öğrenebilirler. Psikososyal tedaviler şunları kapsar:
Hastaneye yatma: Şizofreni hastalarının çoğu ayakta tedavi edilir. Bununla beraber şiddetli semptomları olanlar veya kendilerine ya da diğerlerine zarar verme tehlikesi olanların durumlarının dengelenmesi için hastaneye yatırılmaları gerekebilir.
Elektrokonvulsif Terapi (EKT): Bu kişinin kafasına yüzeysel elektrotların yerleştirilerek bir dizi elektrik şokunun beyne gönderildiği bir prosedürdür. Şoklar beyinde nörotransmitterlerin salınmasına sebep verir. Bu tedavi şekli günümüzde şizofrenide nadir olarak kullanılır. İlaçlar yetersiz geldiğinde veya katatoni veya depresyon hastalığın tedavisini zorlaştırdığında, EKT faydalı olabilir.
Beyin cerrahisi: Beyindeki belirli sinir bağlantılarının kesilerek ayrıldığı lobotomi önceleri şiddetli, kronik şizofreni hastalarında kullanılıyordu. Günümüzde ise çok nadir durumlarda kullanılır, çünkü bu ameliyat ciddi kişilik değişikliklerine yol açabilir ve esasen daha iyi sonuçlar genellikle daha az şiddetli ve tehlikeli işlemlerden elde edilebilir.
Kitaplar ve filmler çoğunlukla şizofreni hastalarını tehlikeli ve vahşi gösterir. Oysa bu her zaman geçerli değildir. Çoğunlukla çevrelerinden uzaklaşmayı ve yalnız olmayı tercih ederler, fakat hastalığın yanında madde veya alkol bağımlılığı olanlar tehlike ve şiddet içeren davranışlarda bulunabilir. Öte yandan şizofreni hastaları kendilerine zarar verebilir. Şizofreni hastaları arasında genç yaşta ölümün birinci nedeni intihardır. Doğru tedaviyle şizofreni hastaları psikiyatri hastaneleri yerine, aileleriyle veya toplum içinde üretici bir hayat yaşayabilirler.
Yorum Yok