Gündemin sıcak başlıklarından biri olarak devamlılığını sürdüren sezaryen tartışmalarına yetkili ağızdan net cevaplar geldi. Sezaryenin günden güne arttığı ve normal doğuma eş değer görülmeye başlandığı günümüzde aslında normal doğumun daha sağlıklı olduğunu ve sezaryenle ilgili oluşan bilincin farklı yönlere kaydığını belirten uzmanlar ve bu duruma karşı tepki verenlerle sezaryen tartışmaları halen sürüyor.
Sezaryenle birlikte gündemde yer alan kürtaj konusunun aslında sağlık sorunundan öte toplum etiğiyle alakalı olduğunu vurgulayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Konuyla ilgili bir rapor hazırlıyoruz. Rapordan yasak kararı çıkması halinde tıbbi gereklilikler dışında kürtaj ve sezaryeni yasaklayacağız” dedi.
Medyanın yakından takip ettiği tartışmalı konu olan sezaryen ve kürtaja yönelik soruları cevaplayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, resmi kayıtlar üzerinden konuştu ve sezaryen olan kadınların genellikle doktorlarının etkisinde bunu yaptıklarını söyledi. Akdağ,”Genelde kadın doğum uzmanları kadınları sezaryene yönlendiriyor. Bu anlamda Başbakan Erdoğan’ın ‘Kürtaj cinayettir’ sözüne katılıyorum. Aynı şekilde gereksiz sezaryen de cinayettir” dedi.
Kürtajın doğurduğu birçok komplikasyon bulunmakta bu komplikasyonlar içinden beklide en kötüsü olarak addedebileceğimiz olan kısır kalabilme riskidir. Ancak bu olumsuz etkenlere rağmen kürtajdan çekinmeyen kadınların bulunduğu bilinmekte. Akdağ, bu konuda şunları söyledi: “Bu tür olumsuzlukları dikkate alarak rapor hazırlıyoruz. Kadın doğum uzmanları, sosyal bilimciler, psikologlar ve ilgili meslek gruplarından görüşler alıyoruz. Bu doğrultuda raporu en kısa süre tamamlamayı planlıyoruz. Eğer rapordan sezaryen ve kürtaj yasaklansın yönünde karar çıkarsa yasaklayacağız. Tabi tıbbi gereklilikler bunun dışında bırakılacak. Ayrıca sezaryende 10 haftalık süreci de gözden geçiriyoruz. Çünkü kürtaj ve sezaryen sadece bir sağlık sorunu değil aynı zamanda toplum etiği sorunudur.”
Sezaryeni gündeme taşıyan sayısal verilere bakıldığında özel hastanelerin yüzde altmış oranında, primer sezaryen yüzde yirmi iki oranında ve kamuda da yüzde kırk oranında sezaryen yapılmakta.Bakanlığı harekete geçiren veriler ise bazı özel hastanelerde sezaryen düzeyinin yüzde yüze çıkması oldu.
Ülkemizdeki verilere bakıldığında Avrupa ülkeleri arasında sezaryende ilk sıraya oturabiliriz diyen bakan Akdağ, “Türkiye’de son 3 yılda sezaryen ile doğum oranında azalma var. Ancak Türkiye ortalaması dünya ortalamasının üzerinde. Dünyada sezaryen oranı yüzde 16, bizde ortalama yüzde 37. Belki de OECD ülkeleri arasında birinci sıraya çıkmış olabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bilimsel olarak yüzde 5-15 arasında sezaryeni normal kabul ediyor. Çünkü sezaryenle doğum, anne bebek uyumunu bozuyor, 2-3 çocuktan sonra çocuk sahibi olmayı zorlaştırıyor” dedi.
Kürtaj oranındaki ciddi artışın ardından bir doğum kontrol yöntemi olarak algılanan kürtajın artışıyla ilgili konuşan bakan Akdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Yani her 10 doğumdan biri kürtaj. Türkiye’de gelir ve eğitim arttıkça kürtaj oranının arttığını görüyoruz. Yani düşük gelirli ve düşük eğitimli kişilerde kürtaj pek yaygın değil. Sezaryende de benzeri tablo söz konusu.”
Toplumu daha çok bilinçlendirebilmek adına bazı çalışmalar yapılmakta ve doktorların hastalarını daha çok bilinçlendirmeleri gerektiğini ifade eden yetkililer aslında bebeğin otuz dokuz günlükken kalbinin attığını vurguluyorlar. Bunun bilincine varan annelerin bebeklerinden vazgeçmediklerini ve kürtajı reddettiklerini söyleyen uzmanlar daha bilinçli bir toplum olalım ve kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olmadığını unutmayalım.
Sevilay Gürsoy
Tibbiyardim.com Yazarı
Yorum Yok