Özefagus Kanseri
Özefagus kanseri nadir görülür, ancak oldukça öldürücü bir malingnensidir. 2000 yılında 12.3000 Amerikalı da tanı konulmuştur. Dünya çapında özefagus kanseri oluşma riski dikkat çekecek kadar değişkendir. Sılıkla Hazar Denizi güney kıyılarından, batıda kuzey Çin, doğuda İran, Orta Asya, Afganistan, Sibirya ve Moğolistan’ı içine alan geniş içerisinde görülür. Hastalığın yüksek insidansı Finlandiya, İslanda Adası, güneydoğu Afrika ve kuzeybatı Fransa gibi birbirinden farklı yörelerde de bulunur. Kuzey Amerika ve batı Avrupa’da hastalık siyahlarda beyazlardan çok daha yaygın olup, erkeklerde kadınlardan daha sıktır, genellikle 50 yaşından sonra görülür ve düşük sosyoekonomik durumla ilgili olduğu düşünülmektedir.
Sebep olan faktörlerin farklılığı hastalığın gelişiminde etkili olmuştur. Birleşik Devletlerde özefagus kanseri olguları skuamoz hücreli veya adenokarsinomdur. Skuamoz hücreli karsnom etyolojisiaşırı alkol ve sigara kullanımı ile ilişkilidir. Tütün kullanımı veya alkol tüketimi ile olan göreceli risk faktörlerin sinerjik etkileri ile artar. Viski tüketimi şarap veya bira tüketiminden daha yüksek insidans ile beraberdir. Skuamoz hücreli özefagus adenokarsinomu uzun dönem aşırı sıcak çaya maruz kalma, kül suyu içme, radyasyona bağlı darlıklar ve kronik akalazyada olduğu gibi fiziksel yaraların sebep olduğu mukozal hasarlarda, nitritli beslenme, opiyt içimi ve sebze salamurlarındaki mantar toksinleriyle de ilişkildir. Demir eksikliği veya doğumsal hiperkeratozis ve avuç içi, ayak tabanı çukurlaşması, molibden, çinko ve A vitamininden fakir diyet durumunda olduğu gibi her biri skuamoz hücreli özefagus kanseri ile ilişkilidir.
Özefagus kanseri ile ilişkili olduğuna inanılan bazı faktörler;
Özefagus Kanserinde Tedavi
Özefagus karsinomunda prognoz genel olarak kötüdür. Hastaların % 5’ inden azı tanı sonrası 5 yıl yaşar, bu nedenle hasta kontrolü belirtileri dahilinde yapılır. Bütü büyük cerrahileri tümör alımları, rezeksiyon hattında sıklıkla rezidü tümör hücrelerinin bulunması ile beraber, olguların sadece %40’ ında mümkündür.
Özefagus kanseri olan hastalarda kemoterapik ajanların değerlendirilmesi, yanıt belirsizliği ve kemoterapi sonrasında hastaların çoğunda fiziksel kondüsyon azalması nedeni ile güç olmaktadır.
Başlangıç tedavi yaklaşımında olduğu gibi kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonları tek başına veya cerrahi operasyon sonrası faydalı olabilirler. Radyoterapi ile kemoterapi beraber verildiğinde, yalnız başına radyoterapiden daha iyi sağ kalım sonuçları ortaya çıkar. Preoperatif kemoterapi ve radyoterapi uygulanması takiben özefagus operasyonu, karşılaştırılmalı önceki çalışmalarda olduğu gibi sağ kalımda uzama ile sonuçlanmıştır ancak randomize çalışmalar tartışmalı sonuçlar ortaya koymaktadır.
Cerrahi olarak hastalarda disfaji, malnustrisyon ve trakea-özefagial fistüller tedavi yönetiminde ana sponsorlardır. Palpasyon için ana yaklaşımlar tekrarlayan endoskopik dilatasyon, hidrasyon ve beslenme amaçlı gastrotomi veya jejunostomi ve endoskopik ekspansiv metal stent uygulamaları içerir. Tıkayıcı tümörlere endoskopik lazer uygulama, bu tekniklerin en umut vericisi olarak görülmektedir.
Tibbiyardim.com yazarı
Şahin Gül
Yorum Yok