Kolorektal Kanserler
Kolon kanserleri Birleşik Devletler’ de akciğer kanserinden sonra kanserden ölümlerde olduğu gibi ikinci sıradadır. Türkiye’de ise bu sıralama daha aşağıdadır. Bazı araştırmaların bilgilerine dayanarak 2000 yılında 130.200 yeni olgu tanımlandı ve 56.300 ölüm kolorektal kanserler nedeni ile oldu. Hastalık yapma oranı son 15 yıl boyunca azalmış ve hastalıktan ölme olayları son yıllarda özellikle kadınlarda gerilemiştir. Kolorektal kanserler genellikle 50 yaş ve üzeri kişilerde görülmüştür.
Kolorektal Kanser Sebepleri ve Risk Faktörleri
Kolorektal kanser gelişimi için risk faktörler genellikle bilinmektedir.
Diyet: Kolon kanserlerinin çoğu için sebebi çevresel faktörlerle ilişkili olduğu görülmüştür. Bu hastalık, sıklıkla şehir alanlarında 
yaşayan yüksek sosyal ve ekonomik toplumlarda meydana gelir. Kolorektal kanserlerden ölümler, koroner arter hastalığından ölümlerde olduğu gibi kalori tüketimi, protein alımı, katı ve sıvı yağ perhizleri ile direk olarak ilişkilidir. Göç etmiş gruplar adapte oldukları ülkelerin var olan kolon kanseri olma olasılığı oranlarını alma eğiliminde olduklarından hastalığın olma olasılığı coğrafi değişimler genetik farklılıklar ile alakalı değildir. Ayrıca Mormon’lar (yani Hristiyanlıkta bir mezhep çeşidi) gibi yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları komşularından farklı olan toplum ve mezhep grupları belirgin olarak beklenilen oranlardan daha az hastalığa yakalanma ve daha az hastalıktan ölme oranına sahiptirler. Japonlar daha fazla batı tarzı beslenmeye adapte olduklarından Japonya’ da hastalığın olma olasılığı artmıştır. Diyet ile ilişkiyi açıklayan hepsi de tam olarak tatmin edici olmayan en az iki konu ortaya atılmaktadır.
Hayvansal Yağlar: Hastalığa sebebiyet veren oluşumlardan biri de hayvansal yağların alınması, normal safra asitlerinin kanserojenlere dönüşmesi ile sonuçlanan bağırsak mikroflorasında orantılı olarak anaerobların artışıyla sonuçlanmasıdır. Keza hayvansal yağlardan yüksek diyetler, kolorektal adenom ve kanser gelişimi için de riski artıran yüksek serum kolesterolü ile birliktedir.
Tütün Kullanımı: Sigara kullanımı özellikle 35 yıldan fazla kolorektal kanserlerinin gelişimi ile ilgilidir. Bu birliktelik için henüz hiçbir biyolojik açıklama yapılamamıştır.
İlk Önlemler: Oral olarak verilen birkaç bileşik muhtemel kolon kanser inhibitörü gibi kabul edilmiştir. Düzenli aspirin kullanımı kanserden ölümde olduğu gibi kolon kanserlerinin riskini azaltır; kolon karsinojeninin bu önleyici etkinin ilaç kullanım süresince arttığı görülmüştür. Hastanın kontrollü tedavisinde oral folik asit ve oral kalsiyum ilavesi ile kanser riskinden azalma görülmüştür.
Kolorektal Tedavi
Kolon kanserinde tümörün alınması gerekli bir durumdur. Cerrahi ameliyat öncesi genel fizik muayene, akciğer grafisi veya akciğer fonksiyon testleri ile birlikte hastalık için gerekli olan bir değerlendirme yapılmalıdır. Mümkünse tümörleri ve poliplerin tamamını almak için tüm kolona kolonoskopi yapılmalıdır. Gastrointestinal kanama gibi tümör ilişkili belirtilerin bulunan hastalarda, metaztasların tespiti cerrahiye engel olmaz ancak çoğu zaman daha az radikal gerekçedir.
Pelvik radyoterapi, rektal kanserli hastalarda önerilmektedir çünkü özellikle bu hastalarda yapılması % 30-40 oranında etki göstermektedir.
Kemoterapinin ilerlemiş kolorektal kanserli hastalarda çok az yararı olduğu tespit edilmiştir.
Hastalığı ilerleyenlerde, uygulanan destek tedavide desteklenen tedaviler uygulandığında sağ kalım oranı ve tedaviye yanıt oranı artmaktadır.
Kolorektal kanserlere yakalanmamak için yapılması gerekenleri sizlere bildirdik. Bunlardan en önemlileri beslenmemize dikkat etmemizdir. Ayrıca her sağlık konusunda olduğu gibi bu hastalıkta da ortaya çıkan sigara tüketimi hastalığın en önemli risk faktörlerindendir.
Yorum Yok