Koku Duyusu Bozuklukları
Koku duyusu yiyecek ve içeceklerin yenilebilirlik ve lezzetini belirler. Doğal gaz, duman ve hava kirliliği gibi tehlikeli maddeleri içeren solunan kimyasalların izlenimini trigeminal sistem boyunca yapar. Tat duyusunun azalması veya kaybı 60 yaş altının %1’ini, 60 yaşından sonra yansını etkiler.
Koku Tanımı
Koku, burunla kötü kokunun alınmasıdır. Tat ise tuzlu, tatlı, ekşi veya acının dil ile algılanmasıdır. Yemek yerken alınan soğukluk hissi ve sıcaklık duyuları gibi ilişkili duyular burun, oral kavite, farenks (yutak) ve larenkste (soluk borusu) ve vagal afferentler aracılığıyla alınır. Lezzet tat, koku ve hislerin kompleks etkileşimidir.
Koku duyusu bozuklukları anosmi (koku alma yeteneğinin olmaması), hiposmi (koku almanın azalması), hiperosmi (kokulara karşı aşırı hassasiyet), disosmi (koku alımında bozukluk), fantosmi (olmayan kokunun alınması) ve agnosidir. (kokuların birbirinden ayırt edebilip tanıyabilen ama sınıflandırılma, yoğunluğunun veya koku duyusunun sözel olarak tanımlanmaması). Koku uyaranı odorant olarak tanımlanır. Her koku bozukluğu kendi içinde tam (tüm odorantalar uygulanan) ve kısmi (sadece seçilmiş kokulara) gibi alt gruplara ayrılabilir.
KOKU DUYUSU BOZUKLUKLARI
Koku duyusunun bozuklukları transport kaybı, reseptör bölgesi hasarı (sensöriyal kayıp) veya koku yolunda hasar ( nöral kayıp ) nedeniyle olabilir. Bu anda bu tip koku bozuklarını ayırt edebilecek bir test yoktur. Fakat hastalığın hikayesi önemli ipuçları verir. Hastalığın oluşmasındaki en sık neden kafa travması ve viral enfeksiyonlardır. Kafa travması çocuk ve adölesanlarda sık iken yetişkinlerde viral enfeksiyonlar sıktır.
Kafa travmasını takiben tek veya çift taraflı koku kaybı vakaların %15’ine kadar görülebilir ve anosmi (koku alamama) hiposmiden daha sıktır. Koku bozukluğu, travmada bilinç kaybı varlığı, ortadan ciddi kafa travması ve kafatası kırıkları olan vakalarda daha sık görülür. Bazen sinüs üzerindeki duranın yırtılmasına bağlı olarak beyin omurilik sıvısı kaçağı (rinore) eşlik edebilir.
Viral enfeksiyonlar koku duyularında hasara neden olur ve solunum epiteli ile yer değiştirir. Parainfluenza tip 3 virüsü koku İçin özellikle zararlıdır. HIV enfeksiyonu tat ve kokunun sübjektif bozulmasıyla birliktedir ve hastalık ilerledikçe ciddileşir. Koku ve tat kaybı HIV enfeksiyonuna bağlı kilo kaybı olması ve ilerlemesinde önemli rol oynayabilir.
Hastaya Yaklaşım
Koku duyusu bozukluklarında başlama hikayesi ve hastalığın seyri ve hastalığın sebebini saptamada önemlidir. Tek taraflı anosmiden (koku alamama) nadiren şikayet edilir ve sadece her iki nazal kavitenin ayrı ayrı koku muayenesi yapıldığında ortaya çıkarılır. Anosmik(koku alamayan) hastalar tat eşiklerinin normal sınırlarda olmasına rağmen tat duyusu kaybından da şikayet ederler. Gerçekte bunlar esas olarak koku fonksiyonu olan lezzet kaybından şikayet eder. Fizik muayene kulakları, üst solunum yolunu ve baş boyunu içermelidir. Hastanın genel modu değerlendirilmelidir ve depresyon bulguları kaydedilmelidir.
Koku duyusunun duyusal değerlendirilmesi hastanın şikayetlerini değerlendirmeyi pekiştirmek, tedavinin etkinliği değerlendirmek ve kalıcı kaybı saptamak için gereklidir.
Koku Duyusu Bozukluklarında Tedavi
Alerjik rinit (burun mukozasının inflamasyonudur), bakteriyel rinit, sinüzit, polipler, doku büyümesi ve burun aktiitesinin yapısal anomalilerine bağlı transport kayıplı hastalar tedavi ile düzeltilebilir. Alerji kontrolü, antibiyotik tedavisi, topikal (bölgesel) ve nazal polip, septum deviasyonu (düzeltme) ve kronik hiperplastik sinüzitler için cerrahi tedavi kokunun tekrar alınmasında etkilidir.
Koku duyusu bozuklukları için tanımlanmış etkili tedavi yöntemi yoktur. Fakat sıklıkla spontan düzelme olur. Çinko ve vitamin tedavisi (öz. vit A) bazı yazarlar tarafından önerilmektedir. Ciddi çinko eksikliği koku kaybına veya bozulmasına neden olabilir, fakat bu sadece sınırlı coğrafi alanlarda klinik olarak önemlidir . Vitamin A eksikliğinde olan epitel dejenerasyonu anosmiye(koku alamama) neden olabilir, fakat batı topluluklarında vitamin A eksikliği insidansı düşüktür. Sigara içimi ve diğer hava yolu toksik maddeleri de ol fak lor epitelde metaplaziye neden olabilir. İrritan kesilirse spontan düzelme olabilir. Bu vakalarda hastaya öneriler faydalıdır.
Yukarıda belirtildiği gibi 60 yaşın üzerindeki kişilerin yarısından fazlası koku bozukluğundan yakınmaktadır. İlk başlayan koku bozukluğu için etkili bir tedavi yoktur, kişiler bu hastalığın kendi yaş gruplarında normal mi olduğunu öğrenmek isterler. Doğal gaza bağlı kazalarda yaşlılarda orantılı olarak fazladır, belki kokunun yavaş yavaş kaybolmasın bir parçası olmasındandır.
Yorum Yok