Çağımızın en çok karşılaşılan ve amansız olarak nitelendirilen hastalığı olan kanser, insanlığı tehdit etmeye devam ediyor. Birçok ülkede kanser hücrelerinin gizemiyle ilgili araştırmalar yapılmakta ve alınan sonuçlara göre yeni tedaviler denenmekte. İnsan anatomisinin dikkatle ele alınması ve DNA şifresi üzerine birçok araştırma gerçekleştirilmekte.
Ülkemiz doktorlarının da uyguladığı birçok tedavinin arkasında bu hastalığın temel etkenleri üzerine yapılan araştırmalar yatıyor. En son doğanın eczanesinden sunulan imkanlar üzerine çeşitli araştırmalar yapılmaya başladı. Şifanın ne olduğunu araştırılsın diye düzenlenen “Ardıç, Kantaron ve Çörek Otu Yağlarının Albino Mouse 4T1 Meme Kanseri Hücreleri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi” projesinde birçok yöntem dile getirildi. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) düzenlemiş olduğu bu projede amaç kansere karşı açılan savaşta etken silahlar bulabilmekti. Projeye öncülük eden Dilara Rabia Altıkat ve Hatice Kübra Saraoğlu, Biyoloji Öğretmeni Mehmet Ali Akyol sunulan projeyle çeşitli yarışmalara katıldılar.
Özellikle kadınlarda sıklıkla görülen bir kanser çeşidi olan meme kanserine doğal ve daha ucuz bir tedavi alternatifi sunmak amacında olduklarını ifade eden Altıkat, kanserle yaşanan ölümlerdeki sayıyı daha aza indirgeme hedeflerinden bahsetti. Altıkat sözlerine şöyle devam etti:“Ülkemizde yılda en az 20 bin kişiye meme kanseri teşhisi konulmaktadır. Bu yüzden geleneksel tıpta tedavi amacıyla kullanılan bitkisel uçucu ve sabit yağların meme kanseri hücreleri üzerindeki etkilerini araştırdık.”
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Laboratuvarı’nda farelerden alınmış olan kanserli hücreler üzerinde klinik araştırmalar yaptıklarını ifade eden Saraoğlu çalışmalarını şöyle ifade etti:“4 ayrı petri kabına, biri kontrol olmak üzere sırasıyla ardıç, çörek otu ve kantaron yağlarını ekledik ve 21 saat sonunda incelemeler yaptık. Yağların kanser hücreleri üzerinde etkili olup olmadığını, etkiliyse hangi oranda etkili olduğu kaydettik. Elde ettiğimiz sonuçlara göre, kontrol grubundaki hücrelere oranla ardıç yağı eklenen petri kabında canlı hücreye rastlamadık. Yani ardıç yağı eklenen hücre grubunda artış meydana gelmediği gibi, tüm canlı hücreleri de öldürdü. Çörek otu yağı ve kantaron yağı eklenen petri kabındaki hücrelerin ise 3’te 2’sinin yok olduğunu gözlemledik.”
Özellikle farelerden alınmış olan kanserli hücrelerin insanda bulunan meme kanseri hücresiyle yapı olarak çok benzediğini belirten Saraoğlu, klinik çalışmalarda kantaron yağının onkolojik tedavi sürecinde etkin olduğunu kanıtlamış olduklarını ifade etti.
Başarısı olacağına inanılan bu klinik çalışmaların devam edeceği bildirilirken özellikle maddi imkanı bulunmayan hastaların bu çalışmaları umutla bekledikleri tahmin edilmekte. Akyol, oldukça pahalı olan kanser tedavisi için alternatif seçenekler sunulabileceğinin ispatlandığını ifade ederek bu şekilde tedavinin daha da ucuzlayacağını ümit ettiklerini dile getirdi.
Tıp dünyasının dikkatini çekmeyi başaran projenin sonuçları umut verici gibi görünmekte. Halk içinde en fazla görülen kanser çeşitlerinden biri olan meme kanseri için hem doğanun şifalı ellerini kullanmak fikri hem de maddi imkanları bulunmayan insanların düşünülmesi bu projeye ayrı bir değer katmakta. Son dönemlerde kadınların daha duyarlı oldukları ve erken teşhis için hayati önem taşıyan bazı konularda daha bilinçli davrandıkları bilinmekte.
Sevilay Gürsoy
Tibbiyardim.com Yazarı
Yorum Yok