Hipokrat kimdir ?
Hekim Heraklides’in oğlu olan Hipokrat bugün bile tıp biliminin en büyük doktoru olarak kabul edilir. Hz. İsa’dan 460 yıl önce doğmuş olan Hipokrat, Yunanistan’ın Kos adasında dünaya gelmiştir. Hipokrat daha sonra Anadolu’nun kuzey kesimlerine geziler düzenlemiş, araştırmalar yapmış ve son olarak İstanköy adasına yerleşerek burada hekimlik yapmaya başlamıştır. Dönemin en ünlü doktorlarından olan Hipokrat Yunanistan’ın özgür düşünce sisteminden faydalanarak çalışmalarını özgür bir şekilde yapmıştır. Yaşadığı dönem Yunanistan’ın en aydınlık çağıdır. Öyleki dönemin sanatçıları, bilimseler gelişmler yapan bilim adamları ve felsefecileri ile birlikte dostluk içerisinde yaşayarak sürekli araştırmalar yapmıştır. Hipokrat bilimsel gelişmeler ve felsefe ile çok bağlı olan bir doktor olarak görev yapmıştır. O dönem halkın hastalıkların tanrılar tarafından gönderildiğini ve kaderlerine boyun eymek gerektiğini düşünürlerken Hipokrat bu inanış biçimine tümden karşı çıkmıştır ve Tanrıların ceza olarak insanlara hastalık gönderdiğini kabul etmemiştir. Hastalıkların bilimsel yönden açıklanması gerektiğini düşünmüş ve çalışmalarını bu yönde ilerletmeiştir. Tıp bilimini bir sanat dalına çevirerek birçok çalışmaya imza atmıştır.
Hipokrat ilk defa Zaatüre ve sara hastalıklarının belirtilerini doğru tanımlamış ve gözlemlemiş ilk doktordur. Ayrıca Hipokrat düşünme ve duyguların kalp’ten değil beyinden kaynaklı olarak oluşması fikrini ilk kez dile getiren kişi olarak bilinir. Hipokrat sanat olarak gördüğü doktorluğu seyahat ederek öğrenmiş ve daha sonra Kos adasında kurmuş olduğu tıp akademisinde düşüncelerini öğrencilerine aktarmıştır.
Hipokrat, tıp bilimini sadece insanlığa yararlı olabilmek için seçmiş ve kendisinden eğitim alan öğrencilerine hekim olduklarında sadece insanlara sağlıklı bir yaşam sunmaları için, hasta olan insanlara yardım etmeleri için eğitim vermiştir. Ve eğitime başlamadan önce kendilerine bir yemin ettirerek sadece insanlığa faydalı olacaklarının sözünü almıştır. İlk ilkesi “Önce Zarar Verme.” dir. Tıp bilimine felsefi bir yaklaşımla yaklaşan Hipokrat, insan vücudunu bütünlüklü olarak incelemek gerektiğini savunmuştur. Hipokratın öğrencilerinden olan Menon isimli hekim, yazmış olduğu eserinde Hipokratın hastalıklar hakkında olan görüşlerine büyük yer vermiştir. Hipokrat hastalıkların genellikle beslenme probleminden kaynaklandığını savunmuştur. Yenilmesi sağlıklı olmayacan yiyeceklerin yenilmesinin ardından vücud içerisinde buharlaşmaları sonucunda ve bu buharın dışarıya salınım olmamasından kaynaklı olarak hastalıklara sebebiyet verdiği belirtilmiştir.Sopalanmış Parmaklar hastalığının ismi Hipokratik Parmaklar olarak anılmaktadır. Bunun nedeni ise bu hastalığın ilk olarak Hipokrat tarafından tanımlanmasıdır. Hipokrat tarafından tanımlanan diğer hastalıklar ise şunlardır; “Akciğer Kanseri”, “Akciğer Hastalığı”, “Siyanotik Kalp Hastalığı”.
Yunanistan’da o dönem hekimlik babadan çocuklarına geçen bir meslektir. Birçok hekim adayı eğitimlerine başlamadan önce halen günümüzde doktorların göreve başlamadan önce benzer olarak ettikleri Hipokrat yeminini etmeleri istenmekteydi.
Hipokrat, tıp bilimine etik bir şekilde yaklaşmıştır. M.Ö 377 yılında ölmüş ve ölümünden sonra kurmuş olduğu tıp akademisindeki tüm çalışmalar kendisine mal edilmiştir. Hipokrat tarafından yazılmış olan ünlü Hipokratın Toplu Yapıtları kitabı yaklaşık 2000 bin yıl boyunca kullanılmış ve bu kitaptaki birçok yöntem ile milyonlarca insan sağlığına kavuşmuştur.
Orjinal Hipokrat Yeminin Türkçe Çevirisi:
“Hekim ApollonAesculapions, HygiaPanacea ve bütün Tanrı ve Tanrıçalar adına. And içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki, bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi bilgileri ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.”
Ülkemizde Hipokrat yemininin değiştirilmiş ve halen doktorlara ettirilen yemin metni:
“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleykine kullanmayacağıma mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Yorum Yok