Çevresel ve Mesleki Tehlikelerin Hastalık Üzerine Etkisi
Evde, işyerinde ve toplumda tehlikeli maddeler ve İşlemlere maruziyet, çok sayıda hastalığı kötüleştirebilir veya bunlara neden olabilir. Hekimler genellikle tıp uygulamasında bu hastalıkları tedavi ederler, buna rağmen, altta yatan tehlikeli maruziyetle bağlantı tanımlanamadıkça ve azaltılmadıkça, en iyisi neden yerine hastalıklar tedavi edilirse sadece koşullar iyileştirilir. En kötüsü, tehlikeli maruziyetlerin ihmal edilmesi hem tedavinin yetersizliğine hem de büyük öneme sahip toplumsal bir sağlık probleminin tanınmasının eksikliğine yol açabilir.
Mevcut olan gözlem ve tanımlama sistemlerinin hiçbiri tehlikeli maruziyetlerin morbidité ve mortaliteye toplam katkılarını hesaplayamaz. Buna karşılık dikkatli hikaye alındığında, hastanelerde iç hastalıktan kliniklerine başvuruların %10’dan daha fazlasında mesleki faktörler tanımlanmıştır, solunumsal veya diğer hastalıklarda bu oran daha da yüksektir. ABD.’de meslek kökenli hastalıklarda yeni olgu sayısına ait tahminler yılda 125.000- 350.000 arasındadır; bu rakamlar 5.3 milyonluk meslek ilişkili yaralanmaları kapsamamaktadır.
Çevresel maruziyetler, sağlık önlemlerinde azalma ile gittikçe artan miktarda bağlantılıdır. Örneğin, genel toplumdaki düzeylerde alışıldık seviyelerde yüksek kan basıncı ile bağlantılıdır. Ozon ve ince partiküllü maddelere bağlı hava kirliliği, kardiovasküler hastalıklar nedeniyle hastaneye başvurular ve artmış mortalité oranlan ile bağlantılı bulunmuştur. Kapalı alanlarda radon ve pasif tütün dumanı maruziyeti akciğer kanseri riskinde artış ile bağlantılıdır.
Hekimler üzerinde, bu tür bilgiler hakkında çözüme götürücü olmayı gerektirmeyen fakat önerici olmak açısından bilinçli olmak ve bu yönde hareket etmek zorunluluğu vardır.
Hastalar, tehlikeli maruziyetler hakkında gittikçe artan oranlarda ilgi gösterir hale getirmektedir. Bir primer bakım kliniğinde yürütülen bir çalışmada hastaların %15’inde çoğu kendilerinin sağlık problemlerinin meslek bağlantılı olduğunu ifade etmişler ve bu alt grubun %75’i de bir veya daha fazla toksik ajana maruziyetlerinin olduğunu bildirmişlerdir. Hastalar sıklıkla çok spesifik sorulara cevap bulmayı isterler. Örneğin, “Şehrimizdeki su içmeye uygun mu? “İş yerimin bulunduğu binadaki yeni çatı izolasyon malzemesi solunum problemimle ilişkili olabilir mi?”gibi. Hekimler kimyasal riskler de dahil olmak üzere, sağlık risklerine ait bilgiler açısından en güvenilir kaynaklar olduğu için danışılan kişilerdir. Ne yazık ki çok az hekim çevresel ve mesleki tıp alanındaki basit eğitimden fazlasına sahiptir. Bu açıdan birinci basamak hekimlerinin çevresel ve mesleki tehlikelere maruziyetle oluşan semptomları tanıyabilme ve olguların tedavilerinin veya uygun olabilecek şevklerinin yapılabilme yeteneklerine sahip olmaları önem kazanır.
Maruziyete bağlı hastalıkların bulguların bir çoğu özel bir belirti içermez (örneğin baş ağrısı ve baş dönmesi), ya da dahiliyede genellikle karşılaşılan şekildedir. Çevresel ya da mesleki tehlikelerle bağlantı kurma, belirgin bir şüphelenme katsayısı ve çevresel/mesleki tıbba ait birincil ana fikirlere uygulamayı gerektirir. Dahası, hekimlerce alışılmadık hastalık belirtilerinin erken dönemde tanınması veya toksinlerin düşük doz etkileriyle birlikte (örneğin yükselmiş serum kurşun seviyesi) görülen maruziyete ait kanıtlar, sağlık yöneticilerine, kontrol önlemlerinin alınması ihtiyacı konusunda uyarıcı olabilirler. Yerel otoritelere gönderilen veya sıklıkla yakın takip çalışmaları şeklinde literatürde yayınlanan olgu raporlan yeni tehlikelerin tanımlanmasına ulaştırabilir. Bir hastalığın çevresel/mesleki nedeninin tanımlanması hasta için önemli ekonomik sorunlar getirir.
ÇEVRESEL/MESLEKİ ÖYKÜ
Bir hekim için bu hastalıkların tanınmasında en önemli basamaklar, bunların ayırıcı tamda akılda tutulması ve hasta kabulünde iyi bir çevresel/mesleki öykü alınmasıdır. Öyküde inilecek detayların düzeyi klinik duruma göre değişir. Bilgiler daima şimdiki ve geçmişteki mesleklere ait olmak üzere saptanmalı ve hastaların kendi sağlık problemlerinin kendi meslekleriyle özel çevreleriyle veya maruziyetle ilgili olup olmadığı konusunda düşünceleri sorgulanmalıdır. Sistemler gözden geçirilirken hastaların toza, dumana, kimyasallarla radyasyona veya yüksek gürültüye maruziyetleri sorgulanmalıdır. Hasta ve hekim nedeni kesin olmayan bir hastalıkla karşı karşıya kaldıklarında, bu faktörler daha detaylı gözden geçirilmeli, başlangıç noktası olarak çevresel/mesleki öykü alınmalıdır.
Özel tehlikeli kimyasal temasların tanımlanması güç olabilir. Evde kullanılan ürünlerin etiketlerinde kimyasal içerikleri listelenmelidir, işyerindeki temaslar için ABD Mesleki Güvenlik ve Sağlık Kurulu (OSHA), kimyasal madde üreticilerini, ürünleri ile birlikte materyal güvenlik veri belgelerinin sağlanmasını ve işve renlerin bu belgeleri işçiler tarafından ulaşılır hale getirmelerini zorunlu kılar. Veri belgeleri hekim veya işçi tarafından telefonla veya yazılı istekle elde edilebilir; işverenin böyle bir isteği 30 gün için de yerine getirmesi OSHA düzenlemelerine aykırıdır ve para cezası ile yaptırımı vardır. Kimyasal içerik ve yüzde bileşim hakkındaki bilgi sağlanmasına ek olarak materyal güvenilirliği veri belgeleri toksisite (bir maddenin içerdiği zehir oranı) konusunda teme! bilgilendirmeyi sağlar. Bu bilgilendirme klinik çerçeve açısından nadiren yeterlidir fakat beklenen zehir etkisinin genel tipini gösterebilir.
KİMYASAL VEYA ÇEVRESEL OLASI TEHLİKELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Toksik maruziyetlerin çok çeşitli olması nedeniyle, hekim rutin olarak eldeki hastalıkla ilgili özel tehlikeleri değerlendirmek için ek başvuru kaynaklarına ulaşmalıdır. Bilgilendirme için bir çok kaynak mevcuttur. . OSHA ve bazı bölgesel zehir kontrol merkezleri tehlikeler hakkında bilgilere ve telefonla, internetle veya faksla iletilebilecek kısa özet dokümanlarına sahiptir. Bölgeye bağlı olarak, diğer kaynaklar il veya eyalet sağlık departmanları olabilir; Mesleki Güvenlik ve Sağlık Milli Enstitü ve Çevresel Korunma Ajansına ait bölgesel ofisler, Washington’da tüketici ürünleri güvenlik komisyonu, akademik kuruluşlar, bu kuruluşların web siteleri, özelleşmiş toksikologlar, mesleki/çevre sağlığı uzmanlara ya da endüstri hijyenistlerine de ulaşılabilir.
ŞÜPHELİ SENARYOLAR
Bazı tıbbi problemler ve klinik senaryolar yüksek derecede nedensel veya katkıda bulunma şeklinde özel olarak mesleki ya da çevresel faktörlerden şüphelenmeye dayanır
Solunum Hastalıkları
Mesleki/çevresel faktörlerin solunum hastalıklarına katkısı genellikle iyi ayrılamaz, özellikle bu durum sigara içen ve yaşlı kişilerde geçerlidir.
Hepatit/Kronik Karaciğer Hastalığı
Bir enfeksiyon, alkol alımı veya ilaç kullanımına ait kanıtların yokluğunda toksin maruziyeti akılda tutulmalıdır.
Böbrek Hastalığı
Birçok kimyasal ve çevresel faktörler renal hasara neden olabilir. Buna rağmen çoğu kronik böbrek hastalığının etyolojisi hala bilinmemektedir. Hipertansiyon ve kurşun maruziyetiyle kronik böbrek hastalığı arasındaki ilişkiye dair şimdilerde güçlü kanıtlar ortaya çıkmaktadır.
TEHLİKELİ MADDE İLİŞKİLİ HASTALIĞA YAKLAŞIM
Bir hastalığa önemli katkısı bilinen çevresel tehlike veya kimyasal tanımlandığında, sıradaki basamak ileri maruziyeti engellemektir. Kanser gibi kronik hastalıklarda bu basamak anlamsız olabilir., buna rağmen ileri manıziyetin engellenmesi aynı şekilde maruz kalmış diğer kişiler için hala önemlidir. İleri maruziyetin engellenmesi önemli olduğu zaman, hekim istekli olarak hasta için aktif bir avukat olmalıdır. Bu savunma hastanın daha fazla tehlikeli maddeye maruz kalmaması veya işten uzak tutulması gerekliliğini belirten rapor yazmayı da kapsar. Alternatif olarak, uygun olarak hükümet görevlileri ile veya işçi ve tehlikeli madde maruziyeti ile ilgilenen diğer avukatlarla ve endüstriyel bağlantı kurmayı da kapsar. Tedavi spesifik tehlikeli maddeye bağlıdır. Tıbbın nadir alanlarında bir hekim bundan daha fazla bilimsel belirsizlikle ilgilenir. Kimyasal maddelerin sadece küçük bir kısmında atoksik maddelerle ilgili bilgiye ulaşılabilir. Genel olarak, hekim koruyucu yaklaşım göstermeli (yani hastalığa katkıda bulunma ihtimali bulunan tehlikeli maddeler hakkında hastaya tavsiyelerde bulunmalı) ve nedensel bağlantıları değerlendirmek için günccl bilgileri kullanmalıdır
DÜŞÜK DÜZEYDE MARUZİYETLER VE ETKİLERİ
Çevremizde ve çalışma alanlarımızdaki yaygın olan toksinlerin. etkilerine dair ilgi giderek artmaktadır. Kanıtlanmış etki eşikleri olmadığı için, karsinojenlere düşük düzeyde maruziyetten kaçınılmalıdır, bu maddelerin sadece karsinojenik (Kanser oluşumunu harekete geçiren bir madde.) etkileri değil karsinojenik olmayan etkileri de önemlidir.
Belki de kurşun düşük seviyeli karsinojenik olmayan etkileri açısından biiyük bir halk sağlığı problemi olarak en önemli örneği oluşturmaktadır. Maruziyetin çoklu yolakları kurşunlu gazyağı tüketimi, kurşun bazlı boyalar, yiyecek içeren teneke kutularda kurşun bulunması, şeklinde örneklendirilebilir, bu maruziyet tüm toplumu etkiler. Benzeri düşük seviyeli maruziyetler çocuklardaki davranışsal gelişmeyi bozabilir, erişkinlerde kan basıncını artırabilir. Dahası, absorbe edilmiş kurşun iskelette depolanır ve kemik yapım-yıkımının arttığı dönemlerde dolaşıma tekrar girebilir (örneğin gebelik). Eğer kronik düşük düzeyli maruziyet erken taranır ve durdurulursa toksik etkilerden korunulabilir. Kurşun örneğinde eski evlerde yaşayan genç çocuklarda ve kurşun maruziyeti öyküsü olan erişkinlerde düzenli olarak kan kurşun seviyesi ölçülerek maruziyet taranabilir.
Yorum Yok