Ağrı Nedir? Tedavisi Nasıldır?
Tıbbın görevi sağlığı korumak, düzeltmek ve yakınmaları ortadan kaldırmaktır. Bu amaçlar için ağrının anlaşılması temeldir. Çünkü ağrı, evrensel olarak hastalık belirtisi olarak anlaşılır, hastayı hekime getiren en yaygın semptomdur. Ağrı duyu sisteminin işlevi dokulardaki hasarı araştırmak, lokalize etmek ve tanımlamaktır. Farklı hastalıklar karakteristik doku hasarlanması özelliklerine neden olduğu için bir hastanın ağrısının kalitesi, süresi, lokalizasyonu ve dokunmakla ağrının yeri tanıda önemli ip ucudur ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde kullanılır.
AĞRI DUYU SİSTEMLERİ
Ağrı, vücudun bir bölümünde lokalize edilen hoşa gitmeyen bir duygudur. Ağrı sıklıkla delici terimlerle veya dokuyu harap eden (örnek: ani ve kesici, yanıcı, burkucu, yırtıcı, ezici) kavramların tümü veya bir kısmı ya da duygusal tepkilerle (örnek: kötü hissettiren, bulantı verici, hasta edici) tanımlanır. Bunun ötesinde ağrıya şiddetini azaltan veya artıran anksiyete (huzursuzluk) ve bu duygudan kaçma, kurtulma isteği eşlik eder Bu özellikler ağrının iki boyutunu ortaya koyar: duyusal ve duygu durumu. Geçici olduğu zaman, ağrı davranışsal tepki ile ilişkilidir ve kan basıncında, kalp kızında, pupil çapında ve plazma düzeylerinde artma gibi stres yanıtları içerir. Ek olarak sıklıkla lokal kas fonksiyonları (örnek: bacak fleksiyonu, karın duvarında duvarda kasılma) bulunur.
Sensitizasyon
Dokuda hasar veya enfeksiyon varlığında şiddetli, tekrarlayan ya da uzun süreli uyaranlar uygulandığı zaman, primer götürücü sinirlerin aktivasyon eşiği düşer ve her uyan şiddeti için ateşlenme sıklığı artar. Enfeksiyonlu durumlar olaya katılır, bu sensitizasyon olarak adlandırılır. Sensitize dokuda normalde ağrısız olan uyanlar da ağrı oluşturur. Sensitizasyon klinik olarak dokunmakla ağrı ve hiperaljeziye neden olan önemli bir klinik durumdur. Güneş yanığı sensitizasyona örnek gösterilebilir, hafif bir elle vurma veya ılık duş bile ağrıya yol açar.
Normal koşullarda, yüzeyel göreceli olarak ağrılı dokunma ve ısılı uyarılara duyarsızdır. Boş visserler gerildiği zaman önemli rahatsızlığa neden olur. Daha da ötesi inflamatuar komponenti olan bir hastalıkla etkilendiği zaman eklemler veya boş organlar gibi derin yapılar mekanik uyarılara aşın duyarlı hale gelir.
Ağrı Durumları
Benzer hasarların ürettiği ağrı farklı durumlarda ve kişilerde belirgin şekilde değişkendir. Örnek olarak, atletlerin çok ciddi kırıklara sadece küçük bir ağrı ile yanıt verdikleri bilinir. 2. Dünya Savaşı araştırmalarında savaş yarası alan birçok erkeğin ağrıya katlandığı aynı yaranın sivillerde ölümcül ağrıya yol açabileceği anlatılır. Daha da ötesi ağrısızlık telkininin önemli analjezik (plasebo) etkisi olabilir. Diğer taraftan birçok hastanın minör yaralanmalara (damar yolu açmak için girişim) dayanamadığı ve ağrı beklentisinin ağrılı uyaran olmaksızın ağrıya yol açtığı gözlenmiştir.
Umut etmek ve diğer değişkenlerin güçlü etkileri ağrı iletim yollarının aktivitesini modüle eden beyin devrelerinde ağrının algılanma şiddetini değiştirebilir. Muhtemelen ağrının ağrıyı modüle edebilen birkaç devre vardır, bunlardan sadece biri geniş olarak çalışmıştır. Bu devrenin hipotalamus, orta beyin ve medulla ile bağlantısı vardır ve ya seçici olarak spinal ağrı iletimi yapan nöronları dessenden yol boyunca kontrol eder.
Bu ağrı modüle edici devrelerin opioid analjezik ilaçların ağrı giderici ile etkilerine katkısı iyi bir kanıttır.
Yolu oluşturan her bir yapı opioid (vücutta morfin gibi etki gösteren ağrı kesiciler) reseptörleri içerir ve opioid ilaçların uygulanmasına duyarlıdır. Daha da ötesi sistem lezyonları morfin gibi sistemik uygulanan opioidlerin analjezik etkilerini azaltır.
Ağrının Tedavisi
Her hangi bir ağrı için ideal tedavi nedenin ortadan kaldırılmasıdır. .Bazen bu mümkündür; fakat sıklıkla tanı ve nedene yönelik başlangıç tedavisinden sonra uzun zaman geçer. Bazı durumlar o kadar ağrılıdır ki hızlı ve etkin bir analjezi esastır (örnek: ameliyat sonrası durumlar, yanıklar, travma, kanser, orak hücreli anemi krizi). Bu olgularda analjezik ilaçlar tedavinin ilk basamağıdır ve kullanımları tüm hekimlere tanıdık olmalıdır.
Aspirin, Acetaminophen ve antiinflamatuar ajanlar (enfeksiyon giderici) Bu ajanlar benzer problemler için kullanıldığı ve aynı etki mekanizmasına sahip oldukları için birlikte gözden geçirilir. Tümünün özellikle yüksek dozlarda antiinflamatuar etkisi vardır. Özellikle hafif ve orta şiddetteki bağ ağrılarında etkindirler.
Bu ağrı tiplerinin çoğunda etkin oldukları ve reçetesiz kullanılabildikleri için COX inhibitörleri en yaygın kullanılan analjeziktir. Gastrointestinal sistemden kolayca emilir, yan etkileri minimaldir. Kronik kullanımla, mide irritasyon aspirin ve enfeksiyon giderici ajanların yaygın bir yan etkisidir; bu problem ajanın sık verilmesini sınırlayabilir.
Opioid Analjezikler (Vücutta morfin gibi etki gösteren ağrı kesiciler)
Opioidler (vücutta morfin gibi etki gösteren ağrı kesiciler) ağrı tedavisinde en iyi ajanlardır. Daha da ötesi tüm analjezikler içerisinde en geniş etkinlik sınırına sahiptir hızlı bir ağrı tedavisini sağlayan en güvenilir ajanlardır. Yan etkileri yaygın olmasına rağmen solunum depresyonu hariç ciddi yan etkiler değillerdir, bu da ağır ağrı kesicilerin etkisini kaldıran nalokson ile hızla ilaç etkisi ortadan kaldırılabilir. Doktor, şiddetli geçici ağrı tedavisinde opioid analjezikleri kullanmakta tereddüt etmemelidir.
Opioidler ile en hızlı ağrı tedavisi intravenöz (venöz kan damar içi) uygulama ile sağlanır; oral uygulama ile önemli derecede yavaştır.
Yaygın yan etkiler bulantı, kusma ve sakinleştirmedir (sedasyondur). En ciddi yan etki solunum depresyonudur. Bulunum sistemi sorunu olan hastalar, opioid(vücutta morfin gibi etki gösteren ağrı kesiciler) uygulamasından sonra yakın gözlem altında tutulmalıdır; bir oksijen ölçüm (satürasyonu) monitörü kullanışlı olabilir. Opioid antagonisti olan nalokson, kullanıma hazır bulundurulmalıdır. Bu etkiler dozla ilişkilidir, hastalarda analjezi sağlayan dozlar ve yan etkiler oluşturmaları büyük değişkenlik gösterir. Bunun için tedavinin başlangıcı optimal doz ve uygulama aralığı gerektirir. Bu yeterli analjezi sağlamakta en önemli ilkedir. Bu da hastaya ağrısının olup olmadığını sormayı gerektirir. En yaygın hata, şiddetli ağrıda yetersiz doz yazımıyla, hekim tarafından yapılır. Birçok hasta yakınmaya isteksizdir çünkü hu uygulama yakınmaya gerek bırakmaz. Beklenen pik etki zamanında sedasyon yoksa, hekim yeterli analjezi düzeyine ulaşmak için başlangıç dozunu tekrarlamakta tereddüt etmemelidir.
Yeterli ağrı tedavisine ulaşmak için yeni bir yaklaşım hasta kontrollü (PCA) analjezinin kullanımıdır. PCA, opioid ilaç dozunu sabit başlangıç ilaç uygulayan ve hastanın ne zaman isterse basarak ek doz uygulayacağı bir cihaz gerektirir. Bu aygıt saatlik toplam dozu sınırlamak için programlanabilir bu nedenle aşırı doz uygulamak imkansızdır. Hasta optimal düzeyde dozu titre edebilir. Bu yaklaşım en yaygın şekliyle sonraki dönemlerde ağrı tedavisi için kullanılır ancak, hastanede yatan şiddetli ağrısı olan hastalarda kullanılmaması için hiçbir gerekçe yoktur. Hasta kontrollü ayrıca yayılan kanserlerin yol açtığı dayanılmaz ağrılar için kısa süreli olarak evde de kullanılır. Birçok hekim, hemşire ve hasta opioid kullanımında hastaların bağımlı olacağı telaşına kapılır. Uygun medikal kullanımda hastaların narkotik bağımlısı olma olasılıkları ihmal edilebilecek kadar küçüktür.
Yeni uygulama yollarının kullanılması opioid ajanların kullanımını artırmıştır. En önemlisi spinal uygulamadır. Opioidler bir spinal kateter yardımıyla hem epidural hem de spinal uygulanırlar. Sakinleştirici ve ağrı kesici ilaç direkt spinal korda uygulanması göreceli olarak düşük dozlarla rejyonal analjezi(bölgesel ağrı kesme) sağlanabilir. Bu yolda sakinleştirici (sedasyon), bulantı, kusma ve solunum depresyonu en aza indirilebilir. Bu yaklaşım geniş olarak obstetrik girişimlerde ve vücudun alt kısmındaki operasyonlardan sonra kullanılmaktadır. Opioidler burun içi, rektal ve deri altı olarak da kullanılabilir, bu uygulama yolu ile oral ilaç alamayan hastalarda sık enjeksiyonun rahatsızlığından kaçınılır.
Yorum Yok