Şanizade Mehmet Ataullah Efendi Kimdir ?

Şanizade Mehmet Ataullah Efendi Kimdir ?

On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı sınırları dahilinde yetişmiş en önemli tıp alimlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Her ne kadar coğrafya, tıp, edebiyat, matematik, tarih gibi birçok alanda yaptığı tercümelerle isminden bahsettirmiş olsa da daha çok modern Osmanlı tıbbının kurucularından biri olarak isimlendirmek daha doğru olacaktır.

Öğrenim hayatının başında o dönemlerde yaşamış birçokları gibi ilk olarak temel medrese eğitimi almıştır. Bu süreçte Arapça ve Farsçayı ileri düzeyde öğrendiği bilinmektedir. Medrese eğitimini tamamladıktan sonra Süleymaniye tıp Medresesine ve Halıcıoğlu Mühendishanesinde öğrenimine devam ederek hem tıp alanında muazzam bilgiler elde etmiş hem de İtalyanca ve Fransızcayı ileri derecede öğrenmiştir. Böylece bu kadar çok lisanı ileri düzeyde öğrenen Şanizade Mehmet Ataullah Efendi tercüme yapabilecek düzeye erişmiştir.

Tıp eğitimi aldığı sıralarda dönemin en büyük tıp alimlerinden ve hocalarından ders almış olsa da özellikle yurtdışından gelen hekimlerle yaptığı sohbetlerin batı tıbbına merak saldığını gösterir nitelikte olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca o dönemde osmanlıyı ziyaret edeni hekimlerin bu sohbetlerde Şanizade Mehmet Ataullah Efendiyi oldukça beğendikleri de söylenmektedir.

Yaşamının çoğunu moderniteyi geleneksellikle harmanlama üzerine geçiren Şanizade Mehmet Ataullah Efendi tümden yüzlerin batıya dönüp mevcut veya geleneksel ögelerin tamamen reddini kabul edilmiyordu. Şanizade Mehmet Ataullah Efendinin temel görüşü geleneksel ölçülerden tamamıyla vazgeçmeden çağdaş batıyı da alarak bir harman elde etmek üzerine kuruluydu. Yazdığı eserlerde batıdaki terminolojiyi alıp bunu Türkçe kavramsallaştırmalarla kaleme alması net bir gösterge olarak kabul edilebilir.

Avrupada artık kabul edilen modern tıp biliminin osmanlıya ulaşmasında, Osmanlıda tanınması ve kabul görmesinde en kilit role sahiptir. Avrupada genel geçer olarak kabul edilen birçok tıp eserinin çevirip Osmanlıya kazandırmasının yanı sıra bununla ilgili kendince çalışmalarıyla da önemli katkılar getirmiştir. Medrese çıkışlı birçok alimindeneiği geleneksel yapıyı modern yapıyla birleştirme gayretlerini oduğu gibi uygulamak yerine batıyı büyük oranda olduğu gibi almakla birlikte bunu Türkçe terminolojiyle gerçekleştirmeye uğraşıp bambaşka bir boyut kazandırmıştır.

Şanizade Mehmet Ataullah Efendinin kıymete değer birçok eseri ve çalışması olmakla birlikte Teşrih Lişanızadeisimli eserinin yeri ve kıymeti bambaşkadır. Bir anatomi terminoloji kitabı olarak kaleme aldığı bu eserinde anatomik terimleri Türkçe olarak ifade etmesinin yanı sıra onlarca anatomi resmine de yer vermesi bambaşka bir değerdir.

Osmanlı İmparatorluğunda Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri resmi görevler yoluyla ifa edilen vakanüvislik görevi vardı. Bu görevde bulunanların temel vasfı Saltanatın yaşadığı olayları kaydetmek hatta mümkünse olayda adı geçenlerin biyografisini yazmaktı. Takvim yaprakları 3 Aralık 1819’u gösterdiğinde Şanizade Mehmet Ataullah Efendi için de yepyeni bir serüven başlıyor demekti. Vakanüvis görevini yürüten Âsım Efendi isimli şahsın  vebadanhayatını kaybetmesi üzerine dönemin padişahı II. Mahmud, Şanizade Mehmet Ataullah Efendiyi bilfiil karar veripVakanüvislik görevine layık gördü. Şanizade Mehmet Ataullah Efendi bu göreve aslında ne kadar da layık olduğunun belki de bir göstergesi olarak tarihin ne kadar yarar getirici bir bilim olduğunu ve kıymeti harbiyesini içeren bir önsöz kaleme alıp padişaha sunmuş ve padişahın çok beğenmesiyle bunu bir eser olarak kaleme almaya başlamıştır. Altı yıla yakın bir süre sürdürdüğü bu görevden 1825 yılında dönemin Osmanlısındaki iç çekişmelerin büyük etkisiyle azledilmiştir. Kendisini bir nevi rakip veya tehdit unsuru oarak gören bazı devlet görevlilerinin bu konuda etkisi olduğu tahmin edilmektedir.

Tüm dünyayı kasıp kavuran modernleşme rüzgarına elbette Osmanlı Devletinde de kapılan bir çok isim mevcuttu. Kendilerine Beşiktaş İlim Cemiyeti adını veren ya da bu adla anılan bir grup hemen hemen her hafta bir yalıda bir araya gelip felsefe, din, sanat, batılılaşma gibi konuları tartışıyorlardı. Bu yapıda fen, edebiyat, matematik gibi dersler de dönemin bu konudaki alim isimlerince sistemli bir şekilde sunulmaktaydı. Özellikle din ve felsefenin bir arada olabileceğine dair tartışmalar da cemiyetin adeta baş tartışma konularındandı. Şanizade Mehmet Ataullah Efendi hem cemiyette istekli bir üye hem de fen alanındaki derslerin becerikli öğreteni konumundaydı.

Osmanlı devletinde o dönemlerin en önemli gündemi sık sık ayaklanma çıkaran ve birçok savaşta disiplinsizlikleriyle birçok toprağın da kaybedilmesine sebep olduklarına inanılan yeniçeri ocağının kapatılmasına dair görüşlerdi. Bu konuda dönemin padişahı II. Mahmut daha sonra tarihe hayırlı olay, kıymetli durum gibi ifadelerle ismini yazdıracak olan Yeniçeri Ocağını kapatma işini nihayet gerçekleştirdi. Yeniçeri Ocağının kapatılması önemli olduğu kadar da zahmetli bir uygulamaydı ve illa ki direnmeler olacaktı. Bu süreçte yeniçeri ocağının kapatılması tek başına bir ordunun lağvedilmesinden çok Bektaşiliğe bir nevi savaş açmak anlamına da geliyordu nitekim öyle de oldu. Bektaşiliğe açılan savaştan Şanizade’nin gönüllü neferi olduğu cemiyet de nasibini aldı ve tüm üyeler cemiyetin Bektaşi olması iddiasıyla farklı farklı yerlere sürgün edildi. Şanizadeye sürgün yeri olarak Tire denk gelmiş ve kendisi için zahmetli günlerin başlangıcı olmakla birlikte hayatının da son günlerini geçireceği yer demekti. Bir zaman sonra padişah tarafından affedilmiş olmasına rağmen trajikomik bir sonla hayata gözlerini yummuştur. Rivayet odur ki kendisine affedildiği haberini getiren elçinin affedildiniz demek yerine yanlışlıkla ölümle cezalandırıldınız demesi üzerine elçinin hatasını fark edip düzeltmesini duyamadan o an yaşadığı korku ve gerilimin etkisiyle kalp krizi geçirerek ölmüştür.


facebook-paylas

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam