Adölesan Sağlık Sorunları
Adölesan, çocukluk döneminden yetişkinliğe geçişi ifade eder. Bu dönemde dramatik olarak belirgin fiziksel ve psikolojik değişiklikler olur. Adölesanlar risk almaya eğilimlidirler. Birleşik devletlerde adölesan ve genç erişkinler arasında ölümlerin %73’i motorlu taşıt kazaları ve diğer kazalar, cinayet ve intihardır. Adölesanlar seksüel olgunlaşmanın bir sonucu olarak seksüel tecrübeye başlarlar ve neticede seksüel geçişli hastalıklara, istenmeyen gebeliklere maruz kalırlar. Altta yatan bir hastalığı bulunan adölesanlar psikolojik durumlarının bir sonucu olarak fiziksel bozukluklarını inkar ederler veya hastalıklarını kabullenmeyip tedavilerini zorlaştırırlar. Adölesanlar bu dönemlerde kazanılan ve çoğu yaşam boyu sürecek olan sağlıkta seçici olma davranışı kazanırlar, bunlar arasında diyet alışkanlıkları, egzersiz çeşitleri, tütün ve alkol kullanımı, sağlık bakım sistemleriyle etkileşim yer alır.
Ergenlik döneminde geniş değişimler mevcuttur, Ergenlik belirtileri Amerikan erkek çocuklarının %95’inde ilk olarak 9-14 (ortalama 11.5) yaşlarında belirir. Kızlarda ergenlik daha erken başlar, Amerikan kızlarının %95’i ergenliğe 8-12 (ortalama 10.5) yaşlarında girerler. Kızlarda adet görme yaşı gelişmiş ülkelerde son 100-150 sene içinde her on yılda bir yaklaşık 2-3 ay aşağıya inmektedir. Bu azalma muhtemel olarak sosyoekonomik koşullar, beslenme durumunun düzelmesi ve daha sağlıklı ve iyi yaşamanın bir sonucudur. Birleşik devletlerde halihazırda ortalama adet görme (menarş) yaşı 12.8 yıldır. Genetik faktörlerde ergenliğin seyrini etkiler. İkizler arasında yapılan çalışmalarda ortalama menarş yaşı, aynı yumurta ikizlerinde farklı yumurta ikizlerine göre daha benzer bulunmuştur. Sekonder seksüel gelişim Asya ve Afrika’da Arap kökenli kızlarda Avrupa kökenli kızlara göre daha erken görülür. Ergenliğin erken başladığının saptanması, etnik farklılıklar ve ergenlik yaşının geniş dağılım gösterdiğinin bilinmesi veya gecikmiş ergenliğin saptanmasında önemlidir ve bu konuda adölesan ve ebeveynlerin görüşleri fizyolojin değişimin doğal seyrini anlayabilmek bakımından önemlidir.
HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER
Ergene; growt hormon (Büyüme Hormonu) yapım ve etkinliğinin artışı, üreme sisteminin olgunlaşması, bazı hormonların yapımındaki değişikliklerinde aralarında bulunduğu hormonal sistemdeki dramatik değişiklikler eşlik eder. Bazı hormonların artışının bir sonucu olarak serum büyüme hormonu seviyeleri ergenin erken dönemlerinde artar. Büyüme hormonu etki mekanizmalarını artırır ve böylece kemik büyümesi hızlanır. Bu hormonlar ergenlik döneminde uzun süreli etkin gösterirken bazı kemiklerin erken kapanmasına neden olarak boyun daha fazla uzamasını sınırlar. İştah artışı boy atımıyla beraberdir ve uyku geç saatlerde yatıp sabahları geç kalkmak şeklinde değişir.
Diğer seksüel karakterlerin gelişimi cinsel kılların çıkmasıyla başlar. Genellikle bu dönem 6-8 yaşlan arasıdır ve hormonların büyük miktarda yapılmaya başladığı zamanı gösterir.
Ergenlik Bozuklukları
Ergenlikte genellikle ergenliğin erken dönemlerde, erkeklerde 9 yaşından önce, kızlarda 8 yaşından önce saptanmasıdır. Bazı yazarlar ergenin normal alt sınırını Kafkas kızlar için 7 yaş, Afrikalı-Amerikalı kızlar için 6 yaş olarak aşağıya indirilmesi gerektiğini düşünürler.
Psikolojik Değişiklikler ve Sosyal Faktörler
Adölesan yaşlar birçok psikolojik değişiklerle karakterizedir. Bunlar arasında (1) Soyut düşüncenin gelişimi (2)aileden büyük oranda bağımsız olma (3) kişiliğin ve seksüel kimliğin şekillenmesi (4) değer yargılarının gelişimi (5) sosyalleşmede artıştır. Adölesanların birçoğu için bu geçişler nispeten sorunsuzdur. Diğer yandan bu yıllar sinir bozucu ve kargaşalı olabilir, Hem daha bağımsız olma hem de aile tarafından sağlanan fiziksel ve güvene ihtiyaç duyma duygusu birbirine zıt olarak geçlerde bulunur. Adölesanların sorumlulukları artar fakat henüz yetişkinlerin sahip oldukları bazı kanuni haklardan ve bazı sosyal haklardan mahrumdurlar. Adölesanların bu forumu ebeveyn otoritesine karsı gelmeye ve çatışmalara neden olur. Adölesanlar aileden daha bağımsız olma ve kendi kimliklerini oluşturmak konusunda güçlü arzuya sahiplenirler. Bu yeni kimlik kendi akran gurubundan ve bazı kaslı yapılardan (takım sporları) güçlü bir şekilde etkilenir. Rol dağılımı adölesanlarda oldukça sıktır. Bazı gençler birine olan şiddetli bir bağlılıktan hareketle diğerlerine olumsuz davranabilirler. Bu geçici davranış değişiklikleri yerini daha kalıcı kişisel düşkünlüklere bırakır.
Adölesanlar aynı zamanda bazı geçici davranışların yatıştırılmasına uğraş da verirler. Çoğu kültürler erişkinliğe değişimi hızlandırmak ve geçiş ayinlerini tanıtmak için geleneksel değerleri kullanırlar.
Adölesan döneminde cinsiyet kimliği saptanmalıdır. Gerçi çocuklar nispeten sahip oldukları fiziksel görünümlerden kız yada erkek olduklarım anlarlar. Cinsiyet rolleriyle ilgili yaşanılan tecrübeler adölesanlarda sık görülen bir durumdur. Örneğin adölesanlar en azından değişik cinsleri hayal edebilirler (karşı cins gibi giyinme), hormonal seks dürtüsü ,yaşça daha büyük kadın veya erkekle cinsel ilişki düşünülebilir. Ergendeki hormonal değişiklikler fiziksel değişiklikler yanı sıra davranışları da etkilerler. Erkeklerde testeron seviyesinin artması, kızlarda ovaryan ve adrenal androjenlerin artması cinsel isteği artırır. Cinsel ilişki yaşı toplum içinde ve kültürler arasında geniş farklılıklar gösterir. Fakat çoğunlukla bu yaşlar 15-18 yaşlarıdır. Erkeklerde cinsel ilişkinin kızlardan bir yıl kadar erken başladığı bilinir.
ADÖLESANLARDA ŞİDDET
Adölesan ve genç erişkinlerde şiddet oranı hem kurban hem de suç işleyenler olarak çok yüksektir. Erkeklerde şiddet kızlardan çok daha sık görülür ve suçluların %90’dan fazlasını 10-17 yaş grubu kişiler oluşturur. Etnik ve ırksal farklılıklar adölesan şiddetiyle anlamlı birliktelik gösterir. Afrika kökenli Amerikalılar, Amerikan yerlilerinde, Asya ve Avrupalılara göre şiddete maruz kalma ve öldürücü şiddet uygulama daha fazla görülür. Şiddet oranındaki farklılığın nedenleri karmaşıktır. Yüksek orandaki ölümcül şiddet düşük sosyoekonomik durumla birliktedir, Kalabalık aileler, komşu ailelerin sayısal fazlalığı ve aileye eklenenlerin fazlalığı, sosyal düzen bozukluğu bu oranlan artıran faktörlerdir. Çoğu vakalarda bu olaylar birbirini etkiler; artan şiddet artan sosyal organizasyonun bozulmasına neden olur.
Potansiyel olarak patlamaya hazır bulunan suç çeteleri, üyelik için güç gösterisinde bulunurlar ve üyelikten çıkarmak için bazı törenler düzenlerler. Grup içinde yükselebilmek için şiddete dayanan bazı yararlılıklar göstermeye çalışırlar. Öldürücü suçlardaki artışın önemli bir bölümünü, ateşli silahları kullanma isteğinin fazla oluşu ve bu silahlara kolay erişilebilir olması oluşturur.
Hastalık Koruma ve kontrol merkezi 2005’te öğrencilerin yaklaşık dörtte birinin okul esnasında bir silah taşıdığını, daha önceki dönemlerde ise yaklaşık %8-10 oranında tabanca taşıdıklarını tespit etmiştir. Çoğu adölesanda silah kullanmanın sonucunu ve sosyal anlamını kavramayı gerektiren beceri ve düşünce eksikliği mevcuttur. Gerçi ateşli silahlar şiddete neden olmazlar, fakat özellikle el tabancaları öldürücü sonuçlara neden olmayı kolaylaştırır. Yaygın olarak cl tabancalarına erişimin zorlaştırılması ciddi yaralanma ve adölesan suçlarını engellemede esastır.
Agresif davranışlar sıklıkla erken çocuklukta saptanır; müdahale şiddete son verebilir.
SAĞLIK PROBLEMLERİ
Adölesanlarda yaygın olarak bulunan ve risk almalarını kolaylaştıran genellikle ölümsüzlük duygusunun eşlik etliği bir dönem vardır. Adölesan dönemine kadar etkileri veya tedavilerinin sonuçlarının sarktığı çocukluk dönemi hastalıklarının varlığı durumlarında farkına varan adölesan haksızlığa uğradığını düşünebilir.
MADDE BAĞIMLILIĞI
İlaç ve madde bağımlılığı adölesanlar arasında hastalığın nüfusa oranını ve ölüm oranının önemli nedenlerindendir. Hastalığı olan bölgelere, etnik gruplara, yaş ve cinse göre oldukça değişkendir. Maddeye başlama yaşı tedrici olarak azalmaktadır. 2007’de Amerikan gençleri arasında madde kullanımı veya bağımlılığı yaşamları boyunca değişik evreler gösterir.. Sigara kullanımı %70, alkol kullanımı %79, kokain %8, , enjeksiyon suretiyle kullanılan kanunsuz ilaçlar %2, diğer yasadışı ilaçlar %17 oranında kullanılır.
Madde bağımlılığında bağımlılık şekilleri sürekli değişir
ADÖLESANLARDA YEME BOZUKLUKLARI
Çoğu adölesanda hızlı büyümenin düzenlenmesi için gerekli kalorinin temini ve artan enerji ihtiyacını karşılama gereğinin bir sonucu olarak iştah artmıştır. Adölesanların farklı fiziksel, psikolojik ve sosyal dönemlerde gelişimin devamının sağlanması nedeniyle yeme düzenleri süreklilik kazanmıştır. Adölesanlarda (kg)/Boy (m2), olarak ölçülen, vücut kitle indeksi yaş ve cinse göre değişiklikler göstermesi normaldir.
Yorum Yok