Gebelikte Yüksek Tansiyon: Preeklamsi

Gebelikte Yüksek Tansiyon: Preeklamsi

Türkiye’ de her yıl yaklaşık 2 milyona yakın, Amerika’da ise her yıl yaklaşık 4 milyon doğum olmaktadır. Bu do­ğumların da bariz bir kısmı bir veya daha fazla medikal bozukluk tarafından komplike edilmektedir. 20 yıl önce pek çok tıbbi bo­zukluk gebelikte yapılmaması idi. Gebelikte anesteziyoloji ve tıptaki gelişmeler gebeliğin tüm bu şartlara rağ­men hem anne hem de fetus için mükemmel bir şekilde sonuçlan­ma beklentisini artırmıştır. Başarılı bir gebelik kalpteki kan basıncı ba­riz, bir artış gibi önemli fizyolojik adaptasyonlar gerektirir. Gebelik­teki fizyolojik adaptasyonları bozan tıbbi problemler kötü gebelik sonuçlanma riskini artırır tersine bazı vakalarda da gebelik altta ya­tan tıbbi bir bozukluğu tetikleyebilir

Gebelikte kalpteki kan akım hacmi  %40 oranında artar bunun da çoğu atım volümüne bağlıdır. Gebelikten itibaren kalp hızı yaklaşık dakikada 10 vuruş artar. Gebeliğin ilerleyen süresinde sistemik damar direnci aza­lır ve buna kan basıncında bir düşme eşlik eder. Gebelik sırasında 140/90 mmHg kan basıncı anormal bir yükseklik olarak değerlen­dirilir ve hastalığın nüfusa olan oranında  ve ölüm oranında bariz artış ile yakinen ilişkilidir. Tüm hamile kadınlarda kan basıncı ölçümü oturur pozis­yonda yapılmalıdır çünkü çoğu hamilede yan yatış pozisyonu kan basıncı ölçüm sonuçları oturur durumda kaydedilenden da­ha düşük değerler verir. Hipertansiyon teşhisi için en az altı saatlik aralarla iki kez yüksek kan basıncı ölçümü gerekmektedir. Gebelik­te hipertansiyon genellikle preeklamsi, geçici olmayan yüksek tansiyon. ve böbrek hastalığı tarafından meydana getirilir.

Preeklamsi

Tüm hamile kadınların %5-7’sinde preeklamsi gelişir, yeni ortaya çıkmış yüksek tansiyon. (140-90 büyük) idrarda protein görülmesi (300 mg yüksek) ve yeni başlayan ödem preeklamsiye neden olan plasental faktörlerin henüz bilinmemesine rağmen sonuçta  bazı küçük organlarda dokusal yetmezlik ortaya çıkar. Preeklamsi damarlar bozuklukları ile ilişkili olup bu da normal kan ba­sıncı düzeylerinde inme riskini artırır.

Preeklamsi gelişine risk fak­törleri böbrek hastalığı ve kronik hipertansiyon (yüksek tansiyon) öy­küsü. eski preeklamsi öyküsü,  yaş durumları (35 ten büyük, 15 ten küçük ), şişmanlık faktörü, bazı hormon bozukları, antikor bozukluğu içerir.

Preeklamsi gelişimini önlemek için yerleşmiş stratejiler yoktur.

Klinik çalışmalar düşük doz aspirin tedavisinin düşük veya yüksek riskli kadınlarda preeklamsiyi önlemediğini göstermiştir. İki analiz diyette kalsiyum desteğinin preeklamsi gelişimini önleme açı­sından efektif göründüğünü rapor etmektedir. Ancak düşük riskli kadınlarda yapılan büyük rastgele bir klinik çalışmada kalsiyum desteği ile koruyucu etki gösterilememiştir. Bu yüzden kalsiyum desteği preeklamsi yönünden yüksek risk altında olan kadınlarda düşünülmelidir. Diyet değişimlerinin erkek ve hamile olmayan kadınlarda hipertansiyon Riskini önlediğinin göz­lenmesi preeklamsi riskini azaltacak diyet uygulamalarının keşfedileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

Preeklamsi Tedavisi

Preeklamsi doğumdan birkaç hafta sonra kaybolur. Gebeliğin 37. haftasından önce preeklamsili gebelerde eylem annenin ölüm oranını azaltır ancak fetusu  erken doğum  eylemi riskine maruz bırakır.

Preeklamsinin yönetimi oldukça zordur çünkü doktorun hem anne hem de fetusun sağlığını aynı anda dengeleme­si ve sağlam yönetim kararları alması gerekmektedir.

32. gebelik haftasından önce fetus için prematüre riski büyük olup bazı otoriteler fetal olgunlaşma devamı için konservatif yaklaşım tavsiye ederler. Ciddi preeklam­sinin beklenen idaresi fetus için bazı faydalar sağlarken anne için dc bariz riskler getirir. Preeklamsinin kesin tedavisi fetus ve plasentanın doğumudur. Ciddi preeklamsili kadınlar için 160/110 üstü kan basıncı değerle­rinin agresif tedavisi beyindeki hastalıkların ve olayların risklerini azaltır.

Preeklamsi tedavisinde iv. labetolol ve hidralazin en sık kulla­nılan ilaçlardır. Kalsiyum ajanları gibi alternatif ajanlarda kullanılabilinir. Yükselmiş arteriyel basınç hipotansiyonun ve fetal kan akımının azalmasının önlenmesi açısından yavaş düşürülmeli­dir.


facebook-paylas

Etiketler

Yorum Yok





Tibbiyardim.com Site İçi Arama:

Ana Sayfa

Anasayfa Anasayfa için tıklayınız !

Reklam