Sağlığımızı korumak adına yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayabiliriz ancak uzmanların yaptıkları uyarıları dikkate alarak daha kaliteli bir yaşamın sırlarına ermiş oluruz. Yaz ayları yaklaştıkça tüketimi hızla artan gazlı içeceklerle ilgili birçok bilgi literatürde mevcut. Ancak bu uyarı hepsinden daha önemli diyebiliriz. Çünkü gazlı içecek tüketenler gizli susuzlukla karşı karşıyalar!
Özellikle yaz aylarında tüketimi artan gazlı içeceklerin ülkemizde süte oranla iki kat daha fazla tüketilmekte olduğu görüldü. Sıcak havalarda temel sıvımız olan suya daha fazla ihtiyaç duyarız lakin gazlı içecek tüketince susuzluğumuzu unutuyoruz. Bu konuda uzmanlar, “Şekerli gazlı içecekler içildiğinde, şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Gizli susuzluk, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açabilir.”dedi.
Yaz aylarında buzdolaplarımızdan eksik etmediğimiz gazlı içecekler aslında şekerli suyun karbondioksit gazıyla doyurulması sonucu elde edilen içeceklerdir diyen Bursa Özel Bahar Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Fevzi Özsoy sözlerine şöyle devam etti: “Bu ürünler satüre edilmiş karbondioksit gazının yanı sıra boya maddeleri, sodyum benzoat, sülfat tozu, kafein, alkol, sakkaroz, glikoz, fruktoz, glikoz şurubu, fruktoz şurubu veya invert şeker şurubu ve bunlarla birlikte yalnız başına tatlandırıcılar, aromalar (taklit ettiği ürünün kokusunu veren kimyasallar), laktik asit, uçucu asitler ve diğer katkı maddelerini barındırır.”
Aslında sağlığımız için ciddi tehditleri barındıran gazlı içecekleri her gün daha cezp edici reklamlarla görüyoruz. Bu konuda fikirlerini dile getiren Özsoy, “Üstelik gazlı içecek tüketiminin daha da artırılması için yoğun bir çaba ve teşvik gösterilmektedir. Kişi başı yıllık süt tüketimi 25 litre iken, İstanbul Ticaret Odası’nın verilerine göre yıllık 40 litre olan gazlı içecek tüketiminin nüfusumuzun genç olmasından istifade ile Avrupa ülkelerinin seviyesi olan 60 litreye çıkarılması hedeflenmektedir. Birçok konvansiyonel üründe olduğu gibi katkı maddelerinin cirit attığı bu ürünler, obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik sorunları, beslenme bozuklukları, koroner kalp hastalığı ve nöropsikiatrik bozukluklara yol açar. ABD’de Colombia ve Miami Miller Üniversiteleri tarafından 2 bin 564 kişi üzerinde yapılan ve 10 yıl süren bir araştırmada her gün alınan tek bir şişe diyet gazlı içeceğin kalp krizi riskini yüzde 43 oranında artırdığı ortaya çıkmıştır.”dedi.
Gazlı içeceklerin tıpkı uyuşturucu maddeler gibi bağımlılık yaptıkları belirtilirken sürekli gündeme gelen mısır şurubuyla tatlandırıldığı da özellikle belirtildi. İnsanların sütten uzaklaşmasının suçlusu olarak görülen gazlı içecekler aynı zamanda kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını da engelliyor.
Beslenmenin en değerli organı diyebileceğimiz midemize de ciddi zararlar veren gazlı içecekleri Dr. Mustafa Fevzi Özsoy şöyle anlattı: “Asit ortamı tamponlamak için vücudun dişlerden ve kemiklerden kalsiyum iyonlarını çekmesi ve gazlı içeceklerde bulunan fosforik asit, diş çürükleri, kemik erimesi ve kemik kırıklarına yol açmaktadır. Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise çay, kahve ve alkol gibi idrar çıkışını artırarak, vücuttan su atılmasına sebep olmalarıdır. Bu içecekleri tüketenler, sonuçta dil ve dudakları ıslandığı için susuz kaldıklarını anlayamazlar. Şekerli gazlı içecekler içildiğinde, şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Gizli susuzluk, baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açabilirler.”
Çağımızın amansız hastalığı diye tanımlanan kansere neden olup olmadığı araştırılan gazlı içeceklerin bu anlamda da insan sağlığını tehdit ettiği görüldü. Dr. Özsoy bu konudaki bilgilerini şöyle aktardı: “ABD’de bulunan tüketici hakları derneği Kamu Yararına Bilim Merkezi (CSPI), içeceklerin rengini vermek için kullanılan karamelin kanserojen olduğunu öne sürerek, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’ne bir mektup yazıp içeceklere kahverengi rengini vermeye yarayan karamelin, fareler üzerinde yapılan testler sonucunda karaciğer, akciğer ve tiroid kanserlerine yol açtığını bildirdi. Dernek, karameli üretmek için şeker ve amonyağın karıştırılması sonucunda 2-methylimidazole ve 4-methylimidazole adlı kanserojen maddelerin açığa çıktığını belirtti. Bu maddelerin de yüksek miktarda tüketiminin kansere yol açtığı açıklandı. İddiaya göre normalde 340 ml kola içerisinde 29 µgr bulunması gereken bu maddelerin oranı bazı içeceklerde 138 µgr kadar tespit edildi.”
Gazlı içecekler kadar tehlikeli bir diğer içeceğin de enerji içecekleri olduğuna dikkat çeken Dr. Özsoy, “Bu içecekler şeker yanında koladan çok daha yüksek oranda kafein ve diğer uyarıcıları içerir. Enerji içecekleri başlangıçta reaksiyon hızını dolayısıyla enerjiyi artırır. Fakat zaman geçtikçe enerji içeceklerinin enerji artırıcı etkisi ortadan kalkar. Hatta böbrek üstü bezlerini zorladığı için enerji kaybına da yol açar. Enerji içecekleri kullanan kişilerde şiddet eğiliminin arttığı yönünde istatistikler de mevcuttur. Kafeinli içecekler, kafeinin diüretik (idrar çıkışını artırıcı) etkisinden ötürü iyi bir sıvı kaynağı değildir. Kafein idrar yoluyla sıvı kaybını artırmaktadır. Kafein alımı arttıkça, sıvı atım miktarı da artmaktadır. Çay, kahve ve gazlı içecekler diüretik etkiler gösterdiklerinden suyun yerini tutamazlar. Aynı zamanda içerdikleri tanenler, vücutta demir mineralini bağlayarak demir eksikliği anemisine (kansızlığa) yol açmaktadır.”dedi.
Sevilay Gürsoy
Tibbiyardim.com Yazarı
Yorum Yok