Glokom halk arasında bilinen ismiyle göz tansiyonu, gözün iç basıncının arması ve görme alanında kayıpla giden ilerleyici bir hastalıktır. Glokom tedavi ile önlenebilen körlük nedenleri arasında 3. Sıradadır. Sinsice gelişen ve belirli bir seviyeye gelene kadar semptom( şikayet ) vermeyen bu hastalık teşhis koyulduktan sonra mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavi olmayan hastalarda glokom körlüğe kadar gidebilen bir süreci başlatır.
Glokom Nasıl Oluşur?
Göz içinde sıvının ( hümör viköz ) bir dolaşım sistemi bulunmaktadır. Hümör viköz denilen bu sıvı gözde korpus siliare denilen bir yerden salgılanır. Hümör vikoz gözün ön ve arka kısmında dolaşıp daha sonra trabekül sistemiyle gözden dolaşım sistemin geçer. Şimdi bunu biraz daha halk dilinde güzel bir örnekle açıklayalım.
Halk Diliyle Glokom oluşumu:
Bir balonun içine su doldurduğunuzu düşünün. Balon göz olsun, suyu doldurduğunuz bir giriş deliği, birde suyun çıktığı ufak bir delik olsun. Şimdi balona giriş deliğinden basınçlı bir su verdiğinizi düşünün, balon belirli ir yere kadar şişecek daha sonra diğer delikten su çıkışı olduğu için belirli bir basınçta kalacaktır. İşte bu basınç gözün normal basıncıdır ve 15-16+-5mmHg’dır ( 10-21mmHg ). Ancak düşününki suyu tahliye ettiğimiz delik tıkandı yada küçüldü, bu sefer balon şişmeye başlar ve içindeki basınç artar. Normalde göz balon gibi şişmez ancak içindeki basıncın artmasına bağlı olarak göz içinde görmemizi sağlayan optik sinire (görme siniri ) baskı uygulamaya başlar.
Göz sinirine ( optik sinire ) uygulanan bu basınçla sinir çukurlaşır ve harabiyete uğrar. Kişinin görme alanı daralır, görme keskinliği ve görme netliği bozulur. Eğer tedavi edilmez ise göz siniri tamamen harabiyete uğrar ve kişi görmez olur ( körlük ) . Glokomun sinsi bir hastalık olduğunu belirtmiştik bunun nedeni genelde hastalar sınırlı görme kaybı yaşadıktan sonra hastaneye başvururlar ( görme sinirinde harabiyet oluştuktan sonra ).
Glokom Kimlerde Sıklıkla Görülür?
Glokom görülme sıklığı 40’lı yaşlarda %0.5 iken, 70-80’li yaşlarda %8’e kadar çıkar. Yani aramızda bu yazıyı okuyan ve 70’li yaşlara kadar yaşıyacak her 12 kişiden 1 tanesi ileride glokom hastası olacaktır. Kadında ve erkekte eşit oranda görülen glokom hastalığında özellikle genetik çok önemli bir rol oynamaktadır.
Glokom’da Tanı Yöntemleri Nedir?
Fizik muayenede görme alanı muayenesi altın standarttır. Hastanın görme alanı muayene edilerek, görme alanında kayıp olup olmadığı değerlendirilir.
Apronasyon Gonometrisi dediğimiz yöntemle bir hastanın göz içi basıncı ölçülür. Göz içi basıncını ölçmeye yarayan bir cihaz hastanın gözünün ortasında bir alan yerleştirilir. Hekim 1,5mm’lik bir alanda cihaza hafif bir baskı uygulayarak gözün korneasını düzleştirir. Normal değerlerin 15-16mmHg+- 5mmhg olması beklenir.
Hekim daha sonra göz içine oftalmoskop ile bakarak optik sinir başını ( görme siniri ) inceler. Göz içi basıncı ve görme alanı teknolojinin getirdiği avantajlar sayesinde daha hasas biçimde ölçülebilir. Göze doğru hava vererek göz içi basıncının ne kadar olduğunu belirleyen aletlerde günümüzde kullanılabilmektedir. Bilgisayarlı incelemeler sayesinde erken görme kayıpları yakalanabilir duruma gelmiştir.
Glokom’da Tedavi Nedir?
Glokom da Tedavi’de uygulanacak druglar ( ilaçlar ) :
1-) B-Blokerler
2-) PG analogları
3-) Bölgesel karbonik anhidraz inhibitörleri
4-) Alfa-adrenerjik agonistler
5-) Lazer Tedavisi
6-) Cerrahi Tedavidir.
Glokom Tedavisinde ilk önce ilaçlar ile göz içi basıncı düşürülmeye çalışılır. İlaçlarla göz içi basıncının düşürülemediği durumlarda lazer ve cerrahi yöntem uygulanır. Genç glokomlu bireylerde genellikle cerrahi tercih edilirken, yaşlı ve yaşama süresi beklentisi sınırlı olan bireylerde lazer tedavisi uygulanabilir.
Glokomdan Nasıl Korunabiliriz ?
Glokomun sıklığının yaşla arttığını, sinsi bir hastalık olduğunu söylemiştik. Bu yüzden benim okurlara kişisel tavsiyem 45 yaşından sonra her yıl düzenli olarak göz muayenesi olmaları yönündedir. Unutmayalım ki, aramızdan her 12 kişiden 1’i glokom hastası olacak ve bunun kendimizde olavileceği ihtimalini göz ardı etmeyerek göz muayenelerini aksatmamalıyız. Belki 5 dk bile sürmeyecek bir göz muayenesiyle körlüğe kadar gidebilecek bir sürece dur demek elinizde…
Mutlu ve Sağlıklı Günler Dileğiyle ….
Stj. Dr. Ahmet Bahadır UÇAR
2012 Tüm Hakları Saklıdır. Yazı yazarın izni olmadan hiç bir makalede,dergide sitede yayımlanamaz…
Yorum Yok